Dönüş

Hastalıklarla fazlaca boğuştuğum yaz günlerinde dişçiye de gitmeyi ihmal etmedim. Çok uzun bir aradan sonra bu alanda ilk kez gittiğim bu doktora yoksa diş doktoru mu demeliydim? (Sanırım dişçi daha amiyane bir tabir oldu. Bu yüzden bundan sonra diş doktoru tabirini kullanmayı tercih edeceğim.) Uzun zamandır derken yabana atmayın, 17 yıldan bahsediyorum. En son 13 yaşımdaydım. 4 ya da 6 tane dolgu yapılmıştı.

Sağlık sektöründe hastalar açısından en korkulan bölüm budur sanırım. Öyle olmalı ki, doktor benle tanışır tanışmaz korkup korkmadığımı sordu. Ve muayenemiz boyunca bu soruyu tekrar edip durdu. Korkmuyordum. Kaldı ki hiçbir acı hissetmiyordum, neden korkacaktım ki. Ama diş doktoruna 17 yıldır gitmedim diye, çok mükemmel dişlerim vardı sanmayın. Tersine bir sürü çürük çıktı.

17 yıllık yokluğumda Diş Sağlığı sektöründe epeyce gelişme olmuş tabii. Bana en ilginç gelen; ağzıma sokulan bir aletle, anında dişlerimin filminin çekilmesi ve yine anında bilgisayara aktarılabilmesi. Koltukta oturmuş şaşkın şaşkın bir monitördeki dişlerime, bir doktora bakıyordum. Bir ara doktor ve asistanı hiç bilgisayar görmediğimi sandılar sanırım. Halbuki ben o ara, bilgisayarın ağzımıza kadar girdiğini düşünüyordum.

Yaz dönemi boyunca, elbette ki pek çoğumuz kısa süreliğine de olsa tatile gittik. Ama tatilin geri kalan kısmında, özellikle sıcağın tahammül edilemez günlerinde İstanbul’u yaşamak epeyce zordu. Anadolu yakasının Atatürk Kültür Merkezi (AKM) sayılan Caddebostan Kültür Merkezi (CKM), serin mekanıyla aslında tam yazı İstanbul’da geçirenler içindi bence. Çünkü CKM’nin içinde; 660 Kişilik Dev Konser Salonu, 2 ayrı tiyatro salonu, 8 sinema salonu, Sanat Galerisi (Sergi Salonu), D&R Mağazası ve Hayal Kahvesi’nin şubesi var. Dolayısıyla sinemaydı, kitaptı, çay kahveydi derken, CKM’de tüm gününüzü geçirmek bile mümkün. Tabi sadece yazın değil kışın da burası ideal mekanlardan biri bence.

Ve yaz bitti, tatillerden dönüldü, okullar açılmaya başladı artık. İçinde olduğumuz şu sonbahar sanki herkes için bir dönüş zamanı. Kiminiz yaz boyu dinlenmiştir, capcanlıdır; kiminiz birilerini ya da bir şeylerini geride bırakmıştır, hüzünlüdür; kiminiz kavuşmuştur, sevinçlidir; kiminiz kaybetmiştir, üzgündür. Ama herkes dönmüştür. Çünkü hayat da dünya gibi döner. Bize, yaşama dair verdiği tüm fırsatlarıyla sürekli döner. Ben de yaşamdan paylaşmak istediklerimi sizlere aktarmak için kendi dönüşümü yaşıyorum.

Ne de olsa dönmek zamanı.

Bizim Avrupa / 21 Eylül 2006