İhtiyaç

Mars ve Venüs çifti balayı için geldikleri Kapadokya’dadır. Sabahın erken saatlerinde kaldıkları otel odasında yattıkları yerden gökyüzünde uçan balonları seyretmektedirler.

Venüs – Şu manzaranın güzelliğine bakar mısın? Ne kadar müthiş görünüyor öyle değil mi? Yarın biz de bineceğiz diye çok heyecanlıyım.

Mars – Biz de mi bineceğiz? Hadi canım! Ben hayatta o balona binmem.

Venüs – Nasıl yani? Buraya kadar geldik. Balona binmeden dönecek miyiz yani? Şaka gibisin ama Mars.

Mars – Oturduğumuz yerden ne güzel izliyoruz işte. İçine binmeye ne gerek var ki?

Venüs – Canım aynı şey mi? Bu sefer gökyüzüne doğru süzülüp yukarıdan bütün şehri göreceğiz. Ne demek ne gerek var?

Mars – Bana buna ihtiyacımız var gibi gelmiyor Venüs. Hayalimizde de pekala bir balonun içinde uçtuğumuzu canlandırabiliriz sonuçta. Bunun için bir sürü fotoğraf var, video var. Onları izleriz, binmiş kadar oluruz. Üstelik çok pahalı. Kaç elbise dikmemiz gerek o balonun parasını çıkartmak için senin haberin var mı? Hadi diktik dikmesine o dert değil de satmamız gerek onları bir de. Altından kalkabilir miyiz bilemiyorum.

Venüs – Ama bu fırsat kaçar mı? Öderiz bir şekilde Mars. Hayatta böyle şeyler insanın karşısına zırt pırt çıkmaz ki. Üstelik bu bizim balayımız. Şimdi para harcamayacağız da ne zaman harcayacağız? Hayal kurmak da bir yere kadar ama. Hem deneyimlemekten daha güzel bir şey olabilir mi? Bak balayına çıktık fena mı oldu? İki gün boyunca seninle baş başa ne kadar harika vakit geçirdik. Yalan mı?

Mars – Off evet o açıdan gerçekten süper oldu. Kokunu, tenini, sıcacık nefesini ne kadar da özlemişim. Sana dokunmak, sarılmak öyle müthiş bir şey ki. Gerçi Elif bizi mağaradan bir otel odasına sokmakla bana ne demek istiyor anladım ya ben neyse…

Venüs – Hahaha. Çok alemsin valla. Niye öyle bir şey demek istesin ki? Otantik bir ortamın ikimizin de hoşuna gideceğini düşünmüş olmalı. :)))

Mars – Tabi tabi eminim ondandır.

Venüs – :)))

Mars – Bu arada dua edelim de Elif’in balayımızı yazması üç beş yıl sürsün. Offf!!! O zaman Elif’i var ya baş tacı yapmazsam bana da Mars demesinler.

Venüs – Maalesef Marscım. Sadece bir bölümlük balayı diyaloğumuz var. Ayrıca bu bize ayırdığı son hikaye. Elif bitiriyor Mars ve Venüs Hikayelerini.

Mars – Ciddi olamazsın. Ama bu haksızlık. Düğünümüzü neredeyse bir yılda tamamladı. Balayına sadece bir bölüm mü ayırdı? Üstelik artık bizden vazgeçiyor öyle mi?

Venüs – Dedim ya. “Hayal kurmak bir yere kadar.” Elif için de geçerli bu sonuçta. Elif’in aklını ve kalbini bir araya getirmeye ihtiyacı vardı. Bizim aracılığımızla bunu başardı. Artık ne istediğini biliyor. Bırakalım da kız hayatını yaşasın.

Mars – Anladım. Haklısın galiba. Ayy dur o zaman iyice bir öpüp koklayayım seni son cümlelerimiz arasında. Bir daha fırsatım olmayacak madem. Baş başa kaldığımız şu anların doya doya tadını çıkartayım.

Mars sevgi içinde Venüs’ünü öper.

Venüs – Böyle öpme beni Mars. O kadar tatlısın ki, dayanamayacağım ve konuşmayı yarıda bırakıp üstüne atlayacağım ama şimdi.

Mars – Hah nihayet! Elif esas azgın olanın sen olduğunu itiraf etti sonunda. Boşuna seni bu kadar çok istemiyorum herhalde. Sebebi tamamen sensin Venüs. Son metinde de olsa Elif’in bu detayı paylaşmasına sevindim.

Venüs – :)) Tamam biraz seviyor olabilirim.

Mars – Biraz mı?

Venüs – :)) Konuyu kapat yoksa üstüne atlayacağım diyorum. Tamamlayamayacağız konuşmamızı ondan sonra son bölüm böyle yarım yamalak bitecek.

Mars – :))

Venüs – Sen şimdi gerçekten benimle balona binmek istemiyor musun Mars?

Mars – İsterim tabi neden istemeyeyim. Seninle her şeyi yapmak isterim o ayrı ama korkuyorum Venüs. Uçakla buraya kadar zor bela geldim zaten. Ama seni engellemek istemem asla. İstersen sen bin aşkım, ben seni buradan izlerim.

Venüs – Hiç olur mu öyle şey? Balayındayız unuttun mu? Ben buraya seninle olmak için geldim. Seninle birlikte olmadıktan sonra tek başıma gökyüzüne yükselmemin hiç bir anlamı yok ki.

Mars – Çok istediğin bir şey ya. Benim yüzümden mahrum olma diye diyorum.

Venüs – Evet gerçekten bu bölgede bir balonun içinde gökyüzünde süzülmeyi çok isterim ama seni her şeyden daha çok istiyorum Mars. Dört bir yanının taş üstüne taş olduğu Kapadokya’ya bir balon sevdası için geldiğimi düşünmüyorsun herhalde. Geçirdiğimiz tüm o süreçler boyunca anladım ki, benim en çok sana ihtiyacım var Mars. Hiç beklemediğim bir anda; sanki hapşırırcasına bir güç, hem de varlığını daha önce bilmediğim bir güç içimden çıktı ve beni buraya kadar getirdi. Yoksa belki de hala Patara kumsalında kumdan kale yapıyordum ben şu anda.

Mars – Benim de sana ihtiyacım var Venüs.

Venüs – Kalp kalp kalp o zaman… 🙂

Mars – Peki tamam.

Venüs – Ne peki tamam?

Mars – Bineceğim.

Venüs – Sahi mi söylüyorsun? İyi ama fikrini ne değiştirdi?

Mars – Balona binecek olmama sevinirsin sanmıştım ama sen hala sorguluyorsun Venüs.

Venüs – Sorguladığımdan değil sadece birden ne değişti merak ettim o kadar. İstemediğin bir şeye seni zorlamayı da asla istemem sonuçta.

Mars – Sebebi sevgi ve aslında bir nevi vicdan.

Venüs – Vicdan mı? Hiçbir şey anlamadım.

Mars – Eyvaaah… Şimdi vicdan diye bir öykü başlığı daha doğuruyorsun Elif’in içine ama. Neyse Elif’i bu durumdan kurtarmak için kısaca şöyle açıklamaya çalışayım. İnsan sevdiğini ihtiyacı olduğu bir anda asla yalnız bırakmaz Venüs. Her şeyden önce vicdanı izin vermez buna.

Venüs – Öyle mi?

Mars – Evet. Hatta vicdan öyle bir şey ki seninle birlikte olmayacak bile olsa sevdiğinin ihtiyacını elinden geldiğince karşılamak istersin. Çünkü onun mutluluğundan mutlu olursun.

Venüs – Hmm. Mutluluğundan mutlu olmak. Ne kadar da doğru. Senin ne zaman mutlu olduğunu görsem çok seviniyorum.

Mars – Hah şöyle. Madem hikayemizin son parçası bu metin. Vicdanı filan boşverip konuyu mutlulukla bağlayalım. Şu son iki gün içinde kendini en mutlu hissettiğin an hangisiydi söylesene Venüs?

Venüs – Sen benim üstümdeydin ve ben gözlerimi kapatmış bir şekilde tamamen kendimi sana bırakmıştım.

Mars – Diyorum işte azgınsın kızım! En mutlu olduğun ana bak hele. Sevişmemizi anlatıyorsun. Gerçi hiç şikayetçi değilim bundan. 🥰

Venüs – Dur canım. Cümlemi bitirmeme izin vermedin. Ondan bahsetmiyorum bir kere ben.

Mars – Ya neden bahsediyorsun?

Venüs – Benimle sevişirken birden durdun ve çok güzel göründüğümü söyledin. Bu cümleyi duyduğum o an gözlerimi açtım ve sana baktığımda kalbimi delen o dakikalar sanki sonsuzluğa kazındı Mars. Sözlerin bana öyle içten geldi o kadar içime işledi ki, kendimi daha önce hiç bu kadar güzel hissetmemiştim. O anda yaşadığım mutluluğu ömrüm boyunca unutabileceğimi sanmıyorum. Senin tarafından beğenildiğimi hissetmek kadar güzel bir şey yok benim için.

Mars – Bu kadınların güzellik derdi ne olacak bilmem.

Venüs – :)) Çok önemli bir ihtiyaç öyle deme. Miss Piggy bile güzel olduğunu duymak istiyordur eminim ki.

Mars – :))

Venüs – Aaa dur ben konuşmaya daldım sevinmeyi unuttum. Marsla birlikte balona bineceğiz! Yaşasın!!!

Venüs ayağa kalkıp yatağın üzerinde dans ederek zıplamaya başlar. Sonra mutlu bir şekilde kendini yatağa bırakır ve sevdiği adama sarılarak yanaklarından sıcacık öper.

Venüs – Bu kararınla bana harika bir balayı hediyesi verdin. Daha anlamlı bir hediye olamazdı. Gerçekten balona binmeyeceğini düşünmeye başlamıştım ki hediyen benim için sürpriz oldu.

Mars – :)) Hem şu mağaradan da biraz dışarı çıkmış oluruz bari dedim.

Venüs – :)) Taktın mağaraya ama. Ben hiç de mağaradaymışız gibi hissetmedim valla. Belki de Elif böyle bir balayı atmosferi kurgulayarak seninle mağarada bile yaşayacağımı anlatmaya çalışıyordur. Olamaz mı?

Mars – Sen mi mağarada bile yaşarsın Venüs? Güldürme beni lütfen. Bugün hangi kadın kabul eder böyle bir şeyi Allah aşkına?

Venüs – Aaa sen beni tanıyamadın ya hala… Neden yaşayamazmışım? Yaşadığımız yerin neresi olduğunun ne önemi var? Orayı güzelleştirmek bizim elimizde ki. Bak işte mağaradan ne kadar güzel bir oda meydana getirmişler. İçine havuz bile koymuşlar. Evimiz nerede olursa olsun, istedikten sonra sen ve ben birlikte şahane bir yere dönüştürürüz ki orayı. Yeter ki birbirimizin varlığından mutlu olalım.

Mars yatağın içinde Venüs’e usulca sarılarak boynundan öpmeye başlar. Bir yandan konuşmaya devam eder.

Mars – Sonrasında ne olacak hiç bilmiyorum ama şu an senin varlığını hissetmekten öyle mutluyum ki Venüs.

Venüs – Canımsın benim. Havuz demişken acaba diyorum biraz da havuza mı girsek seninle? Ne dersin?

Mars – Waww Venüs. Ben de az önce metnimizdeki ay pardon odamızdaki şu küçücük havuz ne kadar gereksiz diye düşünmüştüm. Çok yanılmışım. Şimdi fark ettim çok büyük ihtiyaçmış. 🙂 Her ne kadar bitecek olmasına üzülsem de; böyle bir final sahnesiyle bitecekse bu diyaloglarımız, kapanışa asla hayır demem bilesin.

Venüs – :)))) İlahi Mars. Tabi ki öyle bitecek. Elif odadaki havuz detayını Arşimet’in meşhur buluşuna bağlayacak değildi herhalde.

Mars – Valla o konuda hakkını yemeyeyim kızın. Elif ile hem fikir olduğum bir konu varsa şayet, o da Elif’in Türkan Şoray kanunları yerine fizik kanunlarına olan tutkusudur Venüs.

Venüs – :))))

Mars ve Venüs kalplerinden yayılan sıcacık bir gülümsemeyle birbirlerine (Mars ve Venüs Hikayeleri’ne) veda ederler.

Didem Elif

Not: Kalp ve akıl arasında bir köprü kurma niyetiyle başlayan Mars ve Venüs Hikayeleri “İhtiyaç” adını verdiğim bu bölümle sona eriyor.

Hep Sevgiyle Kalın…

Kader

Mars acil ihtiyacını giderir gidermez güverteye gelir. Venüs’ü göremeyince suya atladığını düşünerek denize bakar fakat Venüs ortalıkta yoktur.

Mars – Venüüüs???

Venüs – Geliiiyoooruum.

Venüs teknenin arka tarafından yüzerek öne doğru gelmektedir.

Mars – Ne yapıyorsun sen Venüs?

Venüs – Yüzüyordum.

Mars – Karşı kıyıya gitmek için bolca yüzeceğiz zaten, niye kendini yoruyorsun anlamadım.

Venüs – Seni beklerken suyun içinde hareket etmenin bana daha iyi geleceğini düşündüm.

Mars – Daha başlamadan yoruldun ama. Bari hedefimize doğru yüzseydin de yol alsaydın, ben sana yetişirdim. Sense teknenin etrafında dönmüşsün.

Venüs – Aklımdan karşı kıyıya doğru yüzmek geçmedi değil. Ama ya sen içindeyken zaten batmaya başlamış olan şu tekne hepten suya gömülürse. Böyle düşününce buradan uzaklaşamadım. Aklımı boşaltmak için de durmadım yerimde işte. Neyse hadi atla artık yanıma. Seni çok özledim.

Mars balıklama suya atlar. Dipten yüzerek Venüs’e sarılmış halde suyun yüzeyine çıkar. Sevdiği adamın nefes almasına fırsat verdikten hemen sonra Venüs onu dudaklarından öper.

Venüs – Hah şöyle. Bir an ya sana bir şey olur da yanıma gelemezsen diye çok korktum. Neyse ki geçti.

Mars – Niye korktun o kadar anlamadım. Sonuçta hikayenin sonrası belli. Karşı kıyıya geçeceğiz, başka karakterlerle tanışacağız ve bir sürü şey yaşayacağız. Pardon konuşacağız demek istedim. 🙂 Elif zaten o kısımları yazdı ya. Bence çok yersiz olmuş korkman. Kader denilen şey işte. Önden yazılmış. Bize de artık bunu yaşamak kalıyor.

Venüs – Canım o kısımları yeniden yazmakta ne var. Ya Elif kurguyu değiştirmeye karar verdiyse.

Mars – Niye yapsın ki öyle bir şey?

Venüs – Yapmaz değil mi? Ne bileyim ben korktum işte. Zaten o yüzden aklıma olumsuz şeyler gelmesin diye teknenin etrafında yüzerek vakit geçirdim ya.

Mars – Her an başımıza olumsuz şeyler gelebilir elbette ama benden kurtuluşun yok ben sana söyleyeyim. Ne yaparsan yap senden vazgeçmeye niyetim yok benim. Senin tüm uzun mesafe yüzme korkuna rağmen başaracağız biz bu işi. Demedi deme. 😉

Venüs – Madem kaderimizde var onca yolu yüzerek kendimizi yormayalım o zaman.

Mars – Nasıl yani? Yüzmezsek nasıl varacağız karşı kıyıya Venüs? Hiç olur mu öyle şey? Yüzeceğiz ki kaderimizi yaşayalım.

Venüs – Canım karakterler bu aşamada devreye girse ne olur sanki? Mesela Del4 Japonları tekne turuna çıkarmıştır ve denizde bizi görür kurtarır. Ya da Noel Hoca sandalla balık tutuyor olabilir. Birdenbire bize rastlar. Fena mı?

Mars – Çok alemsin Venüs. Oldu olacak hikayeyi sen yaz bari.

Venüs – Ne yani olamaz mı?

Mars – Olabilir. Tesadüf olarak hepsinin gerçekleşmesi mümkün tabii. Hatta bizi illa kurtarmak isterse yepyeni bir karakter bile çıkartabilir karşımıza Elif. Ama anladığım o ki, karşı kıyıya yüzerek varmamızı istiyor. Yoksa kader yerine tesadüf adını verdiği bir öykü kaleme alırdı. Ayrıca kaderimizde var nasılsa diyerek her şeyi Elif’in akışına bırakamayız ki Venüs. Biz sanki tüm o olanlar hiç yaşanmamış gibi unutup; bir yandan bulunduğumuz anın içinde yaşarken, kavuşmak için -karşı kıyıya ulaşmak için yani- elimizden geleni yapacağız.

Venüs – İyi peki tamam. Yüzmekten kaçış yok anladık. Hadi başlayalım o zaman.

Mars yaramaz bir ifadeyle gülümseyerek Venüs’e yaklaşır ve ona sarılır.

Mars – Başlamadan az önce yaptığın gibi beni tekrar öpsene Venüs. İkimize de enerji versin, güç versin. Resmen ömrümün orucu oldu bu yolculuk. Şikayet ettiğim Japonya’yı özledim valla. Uzun süre daha yalnız kalamayacağız gibi görünüyor.

Venüs – Oruç mu ne alaka?

Mars – Seni çok istediğim halde sürekli nefsime hakim oluyorum daha ne olsun. Yaradan bugüne kadar tutmadığım oruçlara bunu sayar mı bilmem tabi de büyük bir sınav veriyorum kendi içimde onu demek istedim. O yüzden bir öpücüğü çok görme bana. 😉

Venüs – Biliyor musun Mars, bazen yüzün çocuk gibi oluyor. Kaç yaşına gelirsen gel çocuksu ifaden hiç değişmiyor. Bayılıyorum bu haline. Birkaç saniyeye sığan böylesine küçük bir zaman dilimi, nasıl mucizevi bir şekilde insanın kalbini kocaman bir sevgiyle dolduruyor. Bakışların seninle Japonya’da pikniğe gittiğimiz güne götürdü beni şu an. Çimlere serdiğimiz çarşafın üzerinde baş başa oturarak yaptığımız piknik ne kadar da güzeldi. Japon pastanelerinde bulamayız diye sana pikniğimize özel olarak Türk simidi pişirmiştim. 😍

Mars – Aman Allah’ım offff, gerçekten çok güzel bir gündü.

Venüs – Afiyetle yemeğimizi yedikten sonra, sarılarak çimlere uzanmıştık. 😇 Lastik bile atlamıştık. Pardon ip atlamıştık demek istedim.

Mars – O detayı söylemeseydin iyiydi. Zaten Elif bana erkeksi bir anı yazsa şaşardım Venüs. Bir an romantik bir şey yazacak diye umutlanmıştım.

Venüs – 😍🙈😂

Mars – Ben senin gülüşünü yerim. Tatlı şey. Yalnız hala öpücüğümü vermedin. Sabırla seni bekliyorum.

Venüs – Göz göze olduğumuz şu anın doya doya tadını çıkartayım dedim. ❤️🤗

Venüs gözlerini kapatır ve Mars’ı uzun uzun öper. Sevgi dolu bu öpüşmenin ardından Karşı Kıyı’ya doğru yüzmeye başlarlar.

Didem Elif

Beklenti

Venüs ve Mars’ın Ruh Eşi Nikahı‘nın ardından Noel Baba Kilisesi’nin bahçesinde kutlama yapılmaktadır. Venüs kadeh kaldırır.

Venüs – Veeee şimdi de Noel’e içelim. Doğum günün kutlu olsun Noel Hoca. Bugünkü mutluluğumu sana borçluyum. İyi ki doğdun.

Mars – Venüs doğru söylüyor. Düğünümüz senin doğum günün sayesinde oldu. Üstelik tüm organizasyonu sen yaptın. Şampanya almayı bile düşünmüşsün. Her şey için teşekkür ederiz.

Noel Hoca – Ben teşekkür ederim arkadaşlar. Baksanıza bir otobüs yolculuğu bizi nerelere getirdi. İyi ki benimle birlikte otobüse binmişsiniz. Ne harika bir gün oldu.

Mars – Bir de son anda Venüs düşmeseydi daha güzel olacaktı. İyisin ama değil mi Venüs? Bacağın ağrıyor mu?

Venüs – Kanayan yer biraz sızlıyor ama gayet iyiyim hayatım. Tam zamanında Kezban geldi de neyse ki, yarama merhem oldu.

Noel Hoca – Gelişi esas bana merhem oldu. Yüreğime nasıl iyi geldin bir bilsen Kezban. Davetimi kırmadığın için çok teşekkür ederim.

Kezban – Bayağı teşekkürü bol bir diyalog oldu ama ben de teşekkür etmek isterim. Böylesine özel bir günde Elif’in metninin içinde olmak benim için çok anlamlı. Ayrıca Noel’cim Demre’ye hoş geldin. Yeni yaşın, yeni hayatın mutlu ve kutlu olsun.

Noel Hoca – Hoş buldum Kezban. Yanımda olduğun için çok mutluyum. Bunu söylediğime inanamıyorum ama doğrusunu söylemek istersen bütün gün senden bir haber bekledim. Bir not, bir mesaj. Beni düşündüğünü gösterecek herhangi bir şey. Bunu beklerken içime öyle büyük bir boşluk oturmuştu ki, galiba Venüs benim yüzümden düştü.

Venüs – Ne alakası var canım. Benim düşmemle ilgili kendini neden suçladığını şu an hiç anlamadım.

Noel Hoca – Sizin mutlu olmanızı çok istememe rağmen nikah kıyılmadan önce o kadar negatif duygular içindeydim ki, sanırım nazar değdirdim.

Del4 – Sana inanamıyorum Noel Hoca. Senin gibi bilge bir çocuğun söylediği lafa bak. Nazardan olsa benim nazarım değerdi. Günün sonunda senin sevdiğin geldi yanına. Bir de benim halimi düşün.

Nikah memuru – Halinizde ne var ki? Düğünün en güzel kadınısınız. Varlığınız göz kamaştırıyor.

Yüzü al al olan Del4 gülümseyerek devam eder:

Del4 – Yo ben çok memnunum halimden. Nazardan değildir yani onu demek istedim.

Uranüs – Evet bence de. Annesi okusa Elif’in bu yazdıklarını şimdi hemen “Nazar da neymiş, getirmeyin aklınıza öyle şeyler,” diyerek kızardı. Gerçekten de çok güzel bir gün yaşıyoruz, aklınıza getirip çekmeyin nazarı. Hem Venüs iyiymiş işte. Mars yarasından bol bol öper çabucak iyileşir merak etmeyin. .)

Mars – Bir yalnız kalalım o iş bende. 🙂

Venüs – 🙂

Noel Hoca – Söylemeye çalıştığım, heyecanlı ve güzel bir gün yaşarken aslında içten içe Kezban’dan bir haber beklediğim. Yanlış anlamayın, Kezban’ı bir ömür boyu beklerim o başka. Ancak onun duygularından tam olarak emin olamadığım için ne yapmam gerektiğini bilemiyordum. Bu beklenti beni yiyip bitiriyordu ki bir anda Venüs’ün düştüğünü gördüm. O zaman her şey o kadar anlamsız geldi ki. Artık tek bir şey istediğimi fark ettim. Yanımda olmasa da Kezban’ın iyi olması. Tam beklentimi kesmiştim ki, Kezban geldi. Mucize gibi bir andı.

Del4 – Ben seni çok iyi anlıyorum. Beklenti içinde olmak insanı gerçekten çok yoruyor.

Noel Baba Kilisesi’nin bahçesine neşe içinde Merkür girer.

Merkür – Tebrikler arkadaşlar. Hepinizi kutluyorum. Ne mutlu bir diyalog böyle. Elif’in kafasının arka planında durmaya dayanamadım ben de neşenize katılmaya geldim.

Uranus – Aaa Elif’in geriye kalan tek karakteri Merkür de geldi. Seni hiç beklemiyorduk.

Merkür – Biliyorum beklemediğinizi. Gelmesem de olurdu aslında ama dediğim gibi dayanamadım. Umarım keyfinizi bölmedim.

Uranüs – İyi yapmışsın. Daha önce aynı metnin içinde yer alıp denk gelememiştik. Seni bayağı bir merak ediyordum. Gördüğüme sevindim valla.

Merkür – Sahi mi? Demek beni merak ettiniz hanımefendi. Yalnız mutlaka belirtmem lazım, Elif hanım sizi okuyucuya anlatırken çok haksız davranmış. Nasıl güzel bir kadına bakıyorum şu an. Elif’in diyaloglarında bundan hiç bahsetmemiş olmasına pek teessüf ettim.

Nikah memuru Del4’un kulağına yanaşarak fısıldar.

Nikah memuru – Pek çapkın bir adamdır aman dikkat edin.

Del4 kafasını çevirip gülümseyerek nikah memurunun gözlerine bakar. Kimse fark etmez ama onlar birkaç saniye boyunca birbirinin gözlerinde kitlenip kalırlar. Kalplerinde sıcacık bir duygu hissederler. O sırada müzik çalmaya başlar. Erkekler bayanları ay pardon erkekler kadınları dansa kaldırır. Mars Venüs’le, Noel Hoca Kezban’la, Nikah Memuru Del4’la, Merkür de Uranüsle dans ederek, mutlulukla içinde oldukları anı yaşarlar. O zaman müzik!

Didem Elif

Not: Bir iki haftadır Kader başlığını verdiğim bir bölüm yazmaya çalışıyordum. Bir kısmını yazdım da ama hikayede bir türlü çözemediğim bir düğüm oluşmuştu. Çünkü Beklenti konusu resmen Kader’in önüne geçip öne çıkmaya çalışıyordu. Nihayetinde Beklenti yazısı daha önce bitti. Ne diyeyim. Kader işte. 🙂

Yeni bir yıla girmeye hazırlandığımız şu son saatlerde, Mars ve Venüs hikayeleri yazan biri olarak; 2022’de sevenlerin kavuşmasını diliyorum.

Mutlu Yıllar!

Beklemek

Mars ve Venüs teknenin güvertesinde oturmuş, ellerinde şarap kadehleriyle güneşin keyfini çıkartmaktadır.

Venüs – Şu havanın güzelliğine bak Mars. Ne harika değil mi? Güneş iliklerime kadar işledi.

Mars – Tabi kış geldi ya Elif yaz havası anlatmasa olmaz. Kesin bir yerleri şişer sonra. Fark ettin değil mi? Kadın ters köşe delisi resmen. Bu konuda yapacağımız bir şey yok ne yapalım. Onun elinde kaderimiz. Mecbur boyun eğiyoruz.

Venüs – Canım ne güzel bir ortamdayız. Teknede, açık havada… Ohh valla miss… Ayy çok iyi geldi.

Mars ayağa kalkıp toparlanır.

Mars – Ben birazdan geliyorum hayatım.

Yalnız kalan Venüs yanı başında duran kitabını eline alıp okumaya başlar. Çok geçmeden panik içinde Mars geri gelir.

Mars – Ba–baaa– ba—tıyoruz.

Venüs – Sakin anlatır mısın? Ne dediğini anlamadım.

Mars – Batıyoruz Venüs! Bir an önce tekneyi terk etmemiz lazım.

Venüs – Batıyor muyuz? Ciddi olamazsın. Kaptanın yanına gidelim hemen. Bakalım o ne diyor bu işe?

Mars – Kaptan yerinde yok ki. Çoktan tekneyi terk etmiş olmalı.

Venüs – Olur mu hiç öyle şey? Bize niye haber vermeden ayrılsın? Dur ben gidip bir bakacağım.

Venüs teknenin her tarafında kaptanı arar. Hiç bir yerde bulamaz ve teknenin su aldığını bizzat görünce Mars kadar telaşlanır.

Venüs – Haklısın batıyoruz. Ne yapacağız?

Mars – Canım ne yapacağız? Tabi ki atlayıp karşı kıyıya yüzeceğiz.

Venüs – Hangi karşı kıyıya?

Mars – Bak işte orda. Uzak da olsa görünüyor karşı kıyı.

Venüs – Sen delirdin galiba. Orası ne kadar uzak haberin var mı? Ben hayatta oraya kadar yüzemem.

Mars – Yüzersin niye yüzemeyecekmişsin.

Venüs – Öyle bir söylüyorsun ki. Sanki İstanbul’da karşı yakaya geçiyoruz. O kadar basit mi? Ben kendimi biliyorum Mars yapamam. O kadar uzun süre yüzemem ben yorulurum.

Mars – Yüzdün ki? Karşı kıyıya geçtik hatırlasana.

Venüs – Nasıl yani?

Mars – Kendimizi teknede bulunca ilk başta sanmıştım ki evlendiğimizi anlatan geçen bölümün sonrasında tekneyle balayına çıktık. Ama yok durum öyle değil. Belli ki Elif yazmadığı o aradaki bölümü yazıyor. Suya nasıl düştüğümüzü anlatıyor.

Venüs – Sahi mi?

Mars – Evet. Kaş’tan Fethiye’ye doğru kaptanlı bir teknede geziye çıkmıştık. Bir şekilde bir sorun çıktı ve tekne su almaya başladı. Kaptan da ortadan kayboldu. Bundan sonrası için başımızın çaresine bakacağız anlayacağın.

Venüs – Aaa doğru. İleri geri anlatımlarla bunu yapacaktı. Çok haklısın. Nasıl da unuttum o kısmı ben. Hikaye böyle gelişti demek ki.

Mars – Evet Venüs. O yüzden hemen şimdi atlayacaksın ve birlikte karşı kıyıya yüzeceğiz.

Venüs – Ama çok korkuyorum ya yapamazsam, ya tamamlayamazsam bu yolculuğu…

Mars – Canım sonunu biliyoruz işte. O bölümleri yazdı ya Elif. Karşı kıyıya ulaşacağız ve sonra yeni karakterlerle tanışacağız, en sonunda da evleneceğiz. Üstelik yeryüzündeki ruh eşi düğünü yapan ilk çift olacağız. Bunu herkes öğrense ne kadar meşhur oluruz bir düşünsene. 🙂 Bal gibi de yapacaksın yani Venüs. Hadi atla.

Venüs – Seni ruh eşim yapacağım diye kız kandıranı da ilk kez görüyorum Mars. 🙂

Mars – :)))

Venüs – Başaracağım o zaman değil mi?

Mars – Bak hala nelerle oyalanıyor. Hadi ama Venüs. Seni bekliyorum.

Venüs – Öyleyse hemen yanıma birkaç parça şey alayım. Karşı kıyıda ihtiyacımız olacaktır.

Mars – Dur ben de bir tuvalete gideyim o arada.

Venüs – Bana nelerle oyalanıyor diyene bak. Tekne batıyor ve sen şu an tuvalete mi gideceksin?

Mars – Sıkıştım ne yapayım? Demin de tuvalete gitmek için kalkmıştım ki zaten.

Venüs – Dert ettiğin şeye bak. Yüzerken denize yaparsın canım.

Mars – Hiç olur mu Venüs? Elif’e yakışır mı öyle bir diyalog yazmak. Lütfen ama. Ayrıca eski bölümlerden hatırlarsan, senin yüzmemiz boyunca dry bag taşıdığını fark etmemem gerekiyor. E ne ara hazırlayacaksın? Ben tuvaletteyken tabi ki. Hazırladığın çantayı sırtına takıp ben gelmeden suya atlayacaksın ki ben görmemiş olacağım.

Venüs – Aaaa doğru. Tamam tamam hadi çabuk ol.

Mars kamaraya girer. Venüs aceleyle ihtiyacı olacağını düşündüğü bir kaç parça eşyayı dry bag’a koyup, çantasını sırtına takar. Kısa bir süre endişeyle karşı kıyıya bakar. Sonra gözlerini kapatıp elini kalbine koyarak kendini suya atar. Dalgalarla uyum sağlayarak suyun içinde sevdiği adamı beklemeye başlar.

Didem Elif

Business photo created by wayhomestudio – www.freepik.com

Güven

Noel Baba Kilisesi’ne giren Uranüs yerdeki taşa takılıp dengesini kaybeder. Elindeki kutu yere düşer. Çıkan ses Venüs ve Mars’ın düğün töreninde bulunan herkesin dikkatini dağıtır.

Venüs – Aaa Uranüs de burada.

Mars – Hoppala. Gene evlenemeyeceğiz desene.

Uranüs – İnsan bir hoş geldin der. Elif’in düğün sahnenizi yazdığını okuyunca sizi görmek için o kadar yol geldim. Beni görünce mutlu olursunuz sanmıştım. 🙁 Üstelik düğün hediyesi olarak gerdek geceniz için Venüs’e iç çamaşırı almıştım. Aşk olsun yani.

Venüs – Düğün hediyesi mi? Ayy çok heyecanlı.

Mars – Madem Elif’in yazdıklarını okuyorsun, Venüs ile bir türlü evlenemediğimizi de fark etmişsindir. Tam şimdi evleneceğiz diyorum son anda bir şey oluyor tamamlanmıyor. Üstelik Elif her seferinde bir sürü diyalog yazıyor. Seni görünce yine araya konuşmalar girecek, derken tören yine bitmeyecek diye düşündüm. Ondan öyle dedim. Yoksa hoş geldin tabi ki.

Uranüs – Yok yok ben daha fazla konuşmayacağım. Sessizce kenarda oturup töreni izleyeceğim söz. Hadi devam edelim. Bir an önce Venüs’e düğün hediyemi vermek için sabırsızlanıyorum.

Mars – Bak şimdi ben de heyecanlandım aldığın hediyeyi görmek için Uranüs. :)))

Venüs – :)))

Nikah memuru öksürerek boğazını temizler ve konuşmaya başlar.

Nikah memuru – Öyleyse törene devam edelim. Yalnız Elif televizyonlardaki uzun reklam araları gibi valla. Konuşmalarımızı yazmasını beklerken nerede kaldığımızı unutuyorum. Biriniz sufle verebilir mi?

Del4 – Canım kızcağız şehir değiştirdi. İkamet değişikliği, kızının okul işlemleri gibi bir sürü teferruatla uğraşıyor. Ayrıca kızı babasının yokluğunu hissetmesin diye onunla özel olarak ilgilenmeye çalışıyor. Elif’in dünyası şu ara epeyce karışık. Düzenini oturtması gerekiyor ondan uzun sürüyordur bu kadar. Ben hatırlatayım sana nerede kaldığımızı. En son Venüs’e “Gönlün var mı?” diye sormuştun.

Nikah memuru – Hah doğru tamam. Gönlün var mı Venüs?

Venüs tüm kalbiyle Mars’ın gözlerinin içine bakarak cevap verir.

Venüs – Var.

Nikah memuru – Senin Venüs’te gönlün var mı Mars?

Mars ve Venüs hâlâ birbirlerinin gözlerine bakmaktadır.

Mars – Var.

Noel Baba Kilisesi’nde neşeli bir alkış kopar.

Nikah memuru – Harika. Ben de Elif’in bana verdiği yetkiye dayanarak sizi ruh eşi ilan ediyorum. Şimdi gelinin ayakkabısını çıkarabilirsiniz Mars.

Mars – Gelinin ayakkabısını mı çıkarayım?

Nikah memuru – Evet. Sen ne yapacaksın sandın?

Mars – Gelini öpmeyecek miyim? Bu kadar zaman Venüs’ün ayakkabısını çıkartmak için mi bekledim yani? Bu Elif bizim diyaloglarımızı yazarken ne içiyor Allah aşkına?

Venüs – Kahve. :))))

Mars – Sen ciddisin yani. Gerçekten Venüs’ün ayakkabısını çıkaracağım öyle mi? Yoksa değişik bir fantezisi mi var Elif’in? Hediye olarak iç çamaşırı filan… Yalnız ben sizin yanınızda kendimi hiç rahat hissedemem baştan söyleyeyim.

Nikah memuru – Yok canım fantezi ile ne alakası var. Önce Venüs’ün ayakkabısını çıkaracaksın çünkü senin ona aldığın ayakkabılar ayağını kaydırdığı için kendi ayakları üzerinde yürüyemiyor. Bir kadın her zaman kendi ayakları üzerinde yürümeli ki ruh eşiyle çıktığı yolculukta ona sağlıklı bir şekilde eşlik edebilsin. Böylece Venüs sana hiçbir şekilde yük olmayacak ve bundan böyle el ele birlikte sevgi içinde yürüyebileceksiniz.

Mars – Hani çıplak ayakla yürümek yasaktı. Ya onu yine hapse atarsan? Sana nasıl güveneceğim?

Uranüs – Aaa… İç çamaşırının altına giymesi için ben ona ayakkabı da aldım ki.

Nikah memuru – Gördün mü bak? Bir de Uranüs töreni böldü diye az önce söyleniyordun. Elif boşuna onu da dahil etmemiş demek ki. Umarım geçmişteki polis memuru rolümü unutursun ve bundan böyle bana güvenebilirsin Mars.

Mars hiç tereddüt etmeden Venüs’ün ayağındaki ayakkabıları çıkarır. Ayağa kalkınca Venüs’e sıkıca sarılır ve etrafındaki herkesi unutarak tutkuyla sevdiği kadının dudaklarından öper.

Veee onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine… 🙂

Didem Elif

Not: Doğada tek eşliliğiyle bilinen kuğuların, bir araya geldiğinde ortaya çıkan kalp şeklindeki görüntüsü romantik geldiğinden olsa gerek; genelde otel odalarında çiftler için yatağın üzerine havludan kalp şeklinde iki kuğu hazırlanır.

Sevgilerimle

Anlaşma

Mars nikah masasının önüne gelince, Venüs’ü kucağından indirip sandalyeye oturmasına yardım eder. Mars’ın da oturduğunu gören nikah memuru, Elif’in ona verdiği yetkiye dayanarak Noel Baba Kilisesi’ndeki düğün törenine başlar.

Nikah memuru – Siz sevgili Venüs, Mars’ın en sevdiğiniz huyu nedir?

Venüs – Nasıl?

Nikah memuru – Huy? Yani Mars’ın en çok hangi yanını seviyorsunuz?

Mars – Şimdi sohbetin sırası mı Allah aşkına? Bir an önce başlasak ya artık törene memur bey. Yani ben ömrümde bu kadar uzatılan bir düğün sahnesi daha görmedim. Kaç bölümdür bir türlü evlenemedik. Bir an önce kıyın nikahımızı da gerdeğe girelim. Oram buram şişti bu kadının hasretinden valla.

Venüs – :))) Marssss. 🙈

Nikah memuru – İyi de başladım ki ben törene. Esas şu an siz durduk yere meseleyi uzatıyorsunuz.

Venüs – Ne yani bu nikah töreni sorusu mu? Annemin babamın adını sormayacak mısınız?

Nikah memuru – Niye öyle saçma bir şey sorayım ki? Gökten düştüğünüzü hepimiz biliyoruz. Hem öyle olmasa bile ne yapayım ben sizin ana baba adını canım? Bu sıkıcı sorunun cevabını vermenizin sizin evliliğinizle ne alakası var?

Venüs – Hani ne bilim soy ağacı için filan olsa gerek herhalde.

Nikah memuru – Şu vatana doğru düzgün bir ağaç dikip yetiştirdiniz de soy ağacınız kaldı.

Venüs – Peki Mars’ın hangi huyunu sevdiğim sizi niye ilgilendiriyor? O daha saçma bir soru değil mi?

Nikah memuru – Niye saçma olsun? Bu adamla niye evlenmek istiyorsun bileyim ki onay vereyim. Öyle anasının babasının adıyla gelip her evlenmek isteyeni evlendirseydik oooo ne anlamsız çiftlerle dolu bir dünya olurdu burası siz hiç düşündünüz mü? Hem ne demişler, can çıkar huy çıkmaz.  Dolayısıyla huyunuz suyunuz birbirine uygun mu bilmem lazım ki nikahınızı kıyayım.

Mars – Tamam tamam. Ayy Elif’i sen niye anlamaya çalışıyorsun güzelim yaa? Hadi cevapla nikah memurunun cevabını da bir an önce düğünümüz tamamlansın. Kavuşalım artık bir tanem. Hasretinden deliricem diyorum anlatamıyorum herhalde.

Nikah memuru – Onu kucağında buraya taşırken Venüs’e öyle bir yapıştın ki gayet net anlaşılıyor o kısım merak etme.

Venüs – Ayy siz onu bir de yatakta görseniz. 💃

Mars – 😍🌹

Nikah memuru – Öhö öhö… Hala cevabınızı bekliyorum Venüs hanım.

Venüs – Ama bunun cevabını benim biraz düşünmem lazım. Hiç kafa yormadığım bir şey sordunuz.

Nikah memuru – İlk aklınıza geleni söyleyin Venüs hanım. İnanın bana zaten aklınıza geldikçe, ki bu gerdekteyken bile olabilir, hemen Mars beye söylemek isteyeceksiniz, “şu huyunu da seviyorum,” diye.

Venüs – Sabır. Sabırlı olmasını seviyorum.

Nikah memuru – Mars bey mi sabırlı? Emin misiniz? Bana nedense pek sabırsız göründü.

Venüs – Evet sabırlıdır. Hem de çok sabırlıdır. Bakmayın siz Elif’in dialoglarında öyle göründüğüne. Mars benim kendi yoluma hiç müdahale etmeden sabırla bekler. Patara kumsalını bir baştan bir başa yürümeye kalksam bile hem de. Düşünün artık işte ne kadar sabırlıdır. En çok bu huyunu seviyorum. 😇

Nikah memuru – Siz Mars bey? Siz Venüs hanımın hangi özelliğini seviyorsunuz?

Mars – Bunu tek kelimeye indirgeyerek anlatmam zor. Hani çılgınlık diyeceğim tam karşılamayacak çünkü.

Venüs – Çılgınlık mı? Sence ben çılgın biri miyim yani?

Mars – Değilsin işte. Aksine çok durağan ve stabil birisin hatta. Ama bir şeyi çok istediğinde senden hiç beklenmeyecek çılgınca şeyler yapabilirsin. Senin bu huyunu çok seviyorum. Sürprizlerle dolusun.

Nikah memuru – Peki siz Venüs hanım, Mars beyin en sevmediğiniz huyu nedir?

Venüs – Cevap vermemesi.

Mars – Bu sefer hiç düşünmeden bir çırpıda cevap verdin bakıyorum.

Venüs – İşine gelmeyince cevap vermiyorsun yalan mı?

Mars cevap vermeden öylece sessizce durur.

Venüs heyecanlanarak işaret parmağıyla Mars’ı göstererek konuşur.

Venüs – Gördünüz mü? İşte bundan bahsediyorum.

Mars istifrini bozmadan susmaya devam eder.

Venüs – Allahım öldürecek bu huyu beni.

Nikah memuru – En sevdiğiniz huyunun aynı zamanda en sevmediğiniz huyu olduğunu fark ettiniz mi?

Venüs – Nasıl yani? Anlamadım.

Nikah memuru – Aslında bu sevmediğiniz davranışı onun yine sabırlı biri oluşundan kaynaklanıyor. Sabırla sizin cümlelerinize tepki vermeden durabiliyor. Tıpkı sizin kendi yolunuza sabırlı bir şekilde bekleyerek tepki vermediği gibi.

Venüs – Hiç böyle düşünmemiştim. Doğru aslında.

Nikah memuru – Siz Mars bey, Venüs hanımın hangi huyunu sevmiyorsunuz?

Mars – Sinirlendiğinde beni bozması. Hiç beklemediğim tepkiler veriyor çok şaşırıyorum.

Nikah memuru – Gördünüz mü gene aynı şey oldu. Karşınızdakinin sizde pozitif duygu yaratan aynı huyunu tehdit olarak algıladığınızda negatif etkileniyorsunuz. Hiç beklemediğiniz davranışta bulunması hoşunuza giden bir şey olunca o huyu çok seviyor, hoşunuza gitmeyen bir şey olunca sevmiyorsunuz.

Venüs – Aaa evet. E peki nolucak şimdi? Bu durumda evlenemeyecek miyiz? Üniversite sınavında bile bu kadar zorlanmadım yani.

Mars – Hangi üniversite sınavı Venüs? Duyan da okula gittin sanır.

Venüs – Tamam bizzat ben gitmedim ama Elif giderken ben de onun kadar heyecan yaptım. Ne var?

Nikah memuru – Bugüne kadar okuduğum diyaloglarınızı göz önünde bulundurursam, kan uyuşmazlığı yaratacak yani çok sorun olacak bir huy probleminiz görünmüyor. Birbirinizin huylarını değiştirmeye kalkmadığınız sürece tabi. Önemli olan “ben bunun bu huyuna katlanabilir miyim?” diye düşünerek şimdi soracağım soruya cevap vermeniz. Siz Venüs hanım, canı çıkacak huyu çıkmayacak bu adamı “bildiğim bilmediğim, iyi kötü tüm huylarıyla başedebilirim,” diyecek kadar seveceğinize inanıyor musunuz?

Venüs – Aaa çok kazık soru. Keşke uçakla Türkiye’ye dönerken sana evlenmemiz gerekir demek yerine bir okul okumamız gerektiğini söyleseymişim Mars.

Mars – Zaten ilk fırsatta onu da yapsak iyi olur. Yoksa modacı etiketini alamayız kolay kolay . Terzi olarak kalır adımız. Okul dediğin bir etiket Türkiye’de. Ağzımı bozmayı hiç sevmiyorum çok afedersin Venüs ama boka etiket konsa alacak insanlar var. Etiket önemli o yüzden. Yoksa bu saatten sonra diplomayla ne işim olur benim?

Nikah memuru – Hem kavuşmak istiyorsunuz hem de hala oyalanıyorsunuz ama. Kazık mazık bu soruya doğru cevap vermeniz lazım.

Venüs – Yani ben şimdi nasıl bunun garantisini vereyim size memur bey? Elimden geleni yapacağıma eminim ama başaramayabilirim yani. Hastalıkta sağlıkta, iyi günde kötü günde deseniz gözüm kapalı evet derim mesela hiç düşünmem.

Nikah memuru – Adamı davranışlarınızla hasta ettikten sonra kötü günde yanında olsanız ne olacak? Hem evet bunu başaramayabilirsiniz ama ben size Gönlünüz Var Mı? diye soruyorum aslında. Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez zaten. Okul dediniz bak Elif’in tüm İktisat eğitimi boyunca öğrendiği tek şey aklıma geldi.

Mars – Neymiş o?

Nikah memuru – İşletmeler doğar, büyür ve ölürler. Bu her şey için geçerlidir. Devletler, insanlar, ilişkiler… Sizi ölüm mü ayırır yoksa kendi kendinize mi ilişkinizi öldürürsünüz bilemem. İnsanın birinde gönlü varsa ilişkiyi yürütebilmek için elinden geleni yapar. Yani çaba gösterir. Eğer karşı tarafın da gönlü varsa o çabayı görür ve o da kendi elinden geleni yapar. Böylece gece gündüz yürünen iki kapılı karanlık bir handa gidebildikleri yere kadar iki insan birbirine yol arkadaşı olur. Son kez soruyorum gönlün var mı Venüs?

Venüs Mars’ın gözlerine bakarak tam cevap vereceği sırada ani gelen bir sesle tören bölünür. Herkes sesin geldiği yöne bakar.

Didem Elif

Kaza

Mars ve Venüs şaşkınlık içinde nikah memuruna bakakalmıştır. Memur sevgi dolu bir ifade ile ona doğru yürümeleri için işaret eder. Mars bu görüntü karşısında öyle sinirlenir ki, düğüne olan tüm motivasyonu bir anda bozulur. Kızgın bir şekilde memura doğru yürürken Venüs’ün elini bırakır. Ayakkabısı kayan Venüs aniden yere düşer. Del4 ve Noel Hoca onu yerden kaldırmak için hemen yardımına koşarlar. Kollarından tutup ayağa kaldırırlar. Venüs’ün gelinliğinin kan içinde kaldığını görünce herkes panikler. Venüs’ün bu hali karşısında Mars ne yapacağını bilemez.

Del4 – İyi misin Venüs? Aman Allahım elbisen kan içinde.

Venüs – İyiyim, iyiyim. Hatta canım çok acımadı sayılır o yüzden bu kan neyin nesi ben de bilmiyorum.

Venüs elbisesinin eteğini kaldırır. Düşerken Noel Baba Kilisesi’nin yerdeki taşlarına sürtünen dizi yaralanmıştır. Kiliseye yeni girmiş olan bir kadın bunu fark edince hemen Venüs’ün yanına gelir.

Yeni Kadın – Sakin olun. Ciddi bir şey yok. Yalnız mikrop kapmasın. Hemen bir pansuman yaparım şimdi size. Ben doktorum merak etmeyin.

Noel Hoca – Aaa Kezban geldi.

Venüs – Nasıl yani? Hanımefendiyi tanıyor musun?

Noel Hoca yüzü kızarmış bir şekilde Mars’a bakarak konuşur.

Noel Hoca – Evet. Şey… Kezban’ı sizin düğününüze ben çağırmıştım. Arkadaşım da benim. Mars şey demişti de…

Mars – Kezban mı? Yok artık. İsim konusundaki yaratıcılığı kuşku götürmez ama Elif senin aşık olduğun kadına bula bula bu ismi mi verdi? Aşk olsun yani… Hele bu kaza nereden çıktı hiç anlamıyorum. Durduk yere pek çok şey altüst oldu. Tam her şeyi yoluna koydum diyorum bir şey çıkıyor. Şöyle huzurla evlenseydik şaşacaktım zaten.

Venüs – Ayy inanmıyorum sen o musun? Ben bizim çocuk daha genç bir kıza aşık zannetmiştim.

Noel Hoca – Arkadaşlar yapmayın ama. Çok ayıp oluyor.

Kezban duydukları karşısında oralı olmamaya çalışarak Venüs’ün yarasını temizler ve gerekli müdahaleyi yaparak sargı bezi ile dizini sarar. Nikah memuru bu sırada yanlarına gelmiştir.

Nikah memuru – Her şey yolunda mı arkadaşlar?

Memurun bu hamlesi üzerine Mars öfkeyle ona bağırır.

Mars – Senin burada ne işin var? Bak suç filan işlemedik tamam mı? Ayağımızda ayakkabılarımız da var. Hiçbirimizi hapishaneye atamazsın anladın mı? Bu sefer olmaz. Bizi ayırmana bir daha izin vermeyeceğim. Haberin olsun.

Nikah memuru – Ortada bir yanlış anlama var. Ben buraya polis kimliğimle gelmedim nikahınızı kıymaya geldim.

Noel Hoca – Doğru söylüyor. Polis memurumuz Karşı Kıyı’nın nikah memurudur aynı zamanda.

Mars – Sen ciddi misin? Ne saçma şey. Başka karakter mi yaratamıyor Elif Allah aşkına.

Nikah memuru – Siz tabi hayali kahramanlar olduğunuz için bu zamanda tek işle geçiniliyor sanıyorsunuz. Valla ben elimden gelen her şeyi yapıyorum. Böyle oluyor ne yapabilirim? Hem kaç karakteriz şunun şurasında. Her seferinde yeni bir karakter mi yaratsın Elif? Ayrıca tiyatro oyunlarında sıklıkla görülen bir durumdur. Kişi kostüm değiştirir ve yeni bir karakteri oynar. Çok doğal ki bu.

Del4 – Kendi aranızda tartışmayı bırakın da konumuza dönelim lütfen. Venüscüm sen iyi misin? Devam edebilecek misin?

Venüs – Ben devam edebilirim de, Mars hala benimle evlenmek ister mi onu bilmiyorum.

Mars – Tabi ki Venüs. Sen hala beni istedikten sonra benim seni istememem söz konusu bile değil. Elini bıraktığım için özür dilerim. Düşeceğini akıl edemedim. O an öyle kötü hissettim ki. Öfkeden deliye döndüm. Bizi ayırmaya geldi de eliyle o şekilde çağırarak dalga geçiyor sandım. Onu dövmediğime dua etsin.

Venüs – Ne yalan söyleyeyim nikah memuru olarak karşımıza çıkması beni de çok şaşırttı.

Nikah memuru bu konuşmaları sevgiyle karşılar.

Nikah memuru – Neyse herkes sakinleştiyse törenimize başlayalım mı? Biraz kanlı bir gelin oldunuz ama hala çok güzel görünüyorsunuz Venüs hanım. Beyaz üzerine kırmızı size ayrı bir renk kattı.

Del4 şefkatli gözlerle hayran bir şekilde polis memuruna bakar. Polis memurunun aniden ona bakmasıyla bir an göz göze gelirler. Bir süre gözleri birbirlerine kitlenir. Her ikisi de kalbinde tuhaf bir sıcaklık hisseder. Nikah memurunun sözleri karşısında Mars’ın da nihayet yüzü gülümser.

Mars – Şaka gibi ama doğru söylüyor Venüs. Bu haliyle elbise sana gerçekten daha çok yakıştı.

Venüs – :)))) Tamam o zaman hadi üzerimizdeki tüm negatif duygulardan sıyrılıp devam edelim.

Nikah memuru gözlerini Del4’dan ayırmadan konuşmaya başlar.

Nikah memuru – Harika! Elif hep ne der?

Del4 – Her zaman pozitif algıla.

Tüm karakterlerin aynı anda gözlerinin içi güler. Sevgi içinde herkes Noel Baba Kilisesi’ndeki yerini almaya başlar. Nikah memuru nikahı kıyacağı yere doğru gider. Arkasından Mars Venüs’ü sıkıca kucaklayıp nikah memurunun olduğu yöne doğru ilerler. Del4, Kezban ve Noel Hoca yavaşça güzel çiftimizin peşlerinden giderler. Noel Hoca bu yürüme esnasında Kezban’ın iyice yanına yaklaşır ve sadece onun duyacağı şekilde fısıldar.

Noel Hoca – Beni kırmayıp davetime karşılık verdiğin için teşekkür ederim. İyi ki geldin!

Kezban tüm içtenliğiyle gülümseyerek Noel Hoca’nın elini tutar. Tören için yerlerini alırken elleri kenetlenmiş bir şekilde yürümeye devam ederler.

Didem Elif

Not: Annem de babam da Rize’de doğmadı ama köklerimizde Karadenizlilik var. Maalesef hala henüz oraları görme şansım olmadı. Genlerimden dolayı normalde kemençe sesini sevmem gerekir belki ama çocukluğumda tesadüf eseri gittiğim uzaktan bir akraba düğününde dört saat boyunca kemençe sesine maruz kalınca erken yaşlarda en sevmediğim enstrüman arasında ilk sıraya girmişti. Mısır ekmeği, hamsili pilav, mıhlama, kara lahana çorbası gibi evimizde zaman zaman yapılan Karadeniz yemekleri dışında o bölgeye dair edindiğim fazla bir şey yok aslında. Karadeniz şivesine de çok alışık olduğumu söyleyemem. Kısaca bir Karadenizli olarak oranın müziğine karşı özel bir sempatim hiçbir zaman olmadı. Buna rağmen aşağıdaki şarkıyı pek bir sevdim. İnsanın kanı kaynıyor.

Sevgilerimle

Su

Venüs’ün giyeceği gelinlik nihayet gelmiştir. Mars, Patara’dan elbiseyi getiren Noel Hoca’nın arkadaşına teşekkür edip doğruca kuaför salonuna gider. Gelinliği çalışanlara verir ve dışarıda beklemeye başlar. Başta ona söylendiği gibi üzerinden dört saat geçmiş olmasına rağmen Venüs’ün hazır olması çok uzun sürer. Nikah memuru da Noel Baba Kilisesi’ne gelmiştir. Çiftler ortalıkta görünmeyince oldukça merak eden Noel Hoca kuaför salonuna gider. Kapının önünde Mars’ın tek başına beklemekte olduğunu görür.

Noel Hoca – İnanmıyorum. Venüs hala hazır değil mi?

Mars – Bir türlü çıkmadı. Anlamıyorum ki bunca zamandır içeride ne yapıyorlar. Bir girip bakayım dedim. Almadılar. Tam hazır olmadan gelini görürsem uğursuzluk getirirmiş. Olacak şey değil! Yaşadığımız şu saçmalığa bakar mısın? Çaresizlik içinde beklemekten başka hiçbir şey yapamıyorum. Beynim durdu. Kitlendim kaldım burada resmen. Bir de bir dünya para ödedim ki aklın şaşar. Bu devirde evlenmek akıllara ziyan valla.

Noel Hoca – Canım içeri gir bak sen de. Uğursuzluk getirirmiş de ne demek.

Mars – Aman yok. Sonra başımıza kötü şeyler gelir filan. İstemem.

Noel Hoca – Uğursuzluk diye bir şey yok biliyorsun değil mi?

Mars – Nasıl yok? Niye öyle diyorlar bana o zaman?

Noel Hoca – Saçma sapan batıl inançlar işte. Oysa islamiyette uğursuzluk inancı yoktur. Hatta insanların yaşadığı kötü olayların her zaman hayra yorulması konusunda peygamberin hadisleri var. Müslüman olan bir ülkede nasıl oluyor da hala böyle şeylere inanıyorlar anlamak güç. İnsanın başına ne gelirse gelsin, korku ve endişe duygusundan sıyrılıp yaşanan olayla ilgili her zaman soğuk kanlı bir şekilde o an yapılması gerekene odaklanılmalıdır.

Mars – Ay Noel Hoca din dersine başlama şimdi de ne olursun. Anladık hocalık yapmayı pek seviyorsun ama inan bana şu an hiç zamanı değil. Ayrıca senden saatlerce felsefe dinleyebilirim onda sıkıntı yok da din dersi vermene tahammül edebileceğimi hiç sanmıyorum. Ben hiç sevmem bu konuları.

Noel Hoca – :)) Peki. Sen uğursuzluk olmasın diye burada beklemeye devam et o zaman. Ben Noel Baba kilisesine geri dönüyorum. Nikah memuru geldi. Haber vereyim dedim.

Mars – Davetliler geldi mi?

Noel Hoca – Davetliler derken?

Mars – Hani sevdiğin kızı çağıracaktın ya.

Noel Hoca – Ha o mu? Gelmeye çalışacağını söyledi ama henüz gelmedi malesef. Ben de senin gibi bekliyorum anlayacağın. 🙂

Noel Hoca Mars’ın yanından ayrılır. Kısa bir süre sonra Venüs ile Del4 kuaför kapısından çıkarlar. Mars Venüs’ü görünce çok heyecanlanır.

Mars – Tanrım Venüs ne kadar güzel görünüyorsun. Diktiğim elbise sana ne kadar da yakışmış.

Venüs – Sahi mi? Gerçekten mi? Ben kendimi hiç beğenmedim valla. Bu kadar uzun sürdüğü için özür dilerim. Bir türlü ayarlanamadım. Yalnız neden ayakkabıyı topuklu aldın. Bunlarla yürümek çok zor. Üstelik altı sürekli kayıyor. Baksana ayakta bile duramıyorum.

Mars – Topuklu ayakkabı seksi durur diye düşündüm. Arada giysen hiç fena olmaz yani. Hem nereden bileyim ayakkabının kayacağını canım. Sanki deneyerek mi aldım?

Venüs – :))))

Del4 – Valla ben ayakkabı seçimine bayıldım. Gerçekten çok seksi duruyor Mars. Yalnız Venüs haklı. Ayakkabıyı çok beğenince bende nasıl duracak bir deneyeyim dedim. Artık giyinme odasındaki halıdan mı bilmem ayaklarım sürekli kaydı. Venüs’ü Noel Baba kilisesine kadar kucağında taşıman gerekecek gibi. Topuklu ayakkabılarla kucağa alma sahnesini eminim başka türlü hayal etmiştin ama yapacak bir şey yok artık.

Mars’ın yüzü kızarır. Venüs’ü hiç düşünmeden kucağına alır ve sadece onun duyacağı şekilde kulağına fısıldar.

Mars – Bu kadınla ancak alışverişe ve kuaföre gitmene izin veriyorum. Onun dışında sokağa çıkman yasak. 🙂

Venüs – Hahaha. Gerçekten beni kucağında mı taşıyacaksın? Ay çok eğlenceli.

Mars – Bir de bana sor. Bu Elif’in kesin erkeklerle sorunu var. Kesin! Yalnız kalmış olmasına hiç şaşmamalı.

Del4 & Venüs – :))))))

Mars Venüs’ü düğünün gerçekleşeceği Noel Baba kilisesine kadar kucağında taşımak zorunda kalır. Çok yorulmuştur. Onları bu halde gören Noel Hoca şaşırır.

Noel Hoca – Off. Yine mi adet uygulatıyorlar sana. Kızlar, gelini kucağında taşıma adeti düğünden önce değil, yer altında yaşayan kötü ruhlar içeri girmesin diye düğünden sonra birlikte yaşanılacak eve girerken yapılır. Boş yere perişan ediyorsunuz adamı.

Del4 – Ne adeti canım. Kızın ayağı kayıyor. Buraya kadar saçından sürükleyerek mi getirseydi yani?

Noel Hoca – Valla mağaralarda yaşanıldığı dönemde atalarımız öyle yaparmış. 🙂

Del4 – Biliyor musun Noel Hoca. Senin bu sivri zekana bayılıyorum. Ahh şu an senin yaşlarında olacaktım var yaaa…

Noel Hoca kızarır. Mars Venüs’e yaklaşıp kulağına fısıldar.

Noel Hoca – Kuaför ve alışveriş dışında bir yere gidemezsin. Çok ciddiyim.

Venüs – :))))

Del4 – Sen de ne habire fısıldaşıyorsun canım. Ayıp oluyor ama. Zaten Venüs yürümediği için ayakkabının altına yazdığım ismim silinmeyecek diye canım çok sıkkın.

Mars – Senin de dert ettiğin şeye bak. Esas Venüs’ü taşırken belim çok ağrıdı. Sanırım düğünden sonra birkaç gün yatmam gerekecek.

Del4 – Nasıl yani? Venüs’ü balayına götürmeyecek misin?

Mars – Balayı mı? Biz tüm okuyucuların huzurunda çıktık ki balayına. Aya götürdüm ya Venüs’ü. Geçmiş bölümleri unuttun mu?

Del4 – Öyle balayı mı olur? Okuyucular her satırını okuyorsa ne anladım ben o balayından. Sadece ikinizin başbaşa olacağı kimsenin sizi rahatsız etmeyeceği bir yere gitmeniz lazım. Özel bir yere.

Mars – İyi ki bir evlenelim dedim. Bu düğün işine ne kadar çok karışılıyor Allah aşkına. “Düğün olur iki kişiye, kaygısı düşer deli komşuya,” diye boşuna dememişler demek ki.

Venüs – Del4 doğru söylüyor. Gerçekten başbaşa bir yere gitsek ne güzel olur Mars. Şöyle bir kaç gün.

Mars – Sen ciddi misin?

Venüs – Evet. Neden olmasın! Meğer evlenmek ne sıkıntılı bir şeymiş. Şu an düşününce, balayına çıkma fikri bile yüreğime su serpti inan ki.

Del4 – Bunlar gene güzel sıkıntılar. Dua edin de boşanma noktasına gelmeyin. O süreç çok daha sıkıntılı.

Mars – İyi de nereye gideceğiz?

Noel Hoca – Önce şu düğün olayını halledelim bunu sonra konuşursunuz. Nikah memuru bir saattir sizi bekliyor. Hadi gelin benimle.

Venüs ve Mars aynı anda nikah memurunun olduğu yöne bakarlar. Gördükleri kişi karşısında çok şaşırırlar.

Didem Elif

Not: Ülkemizin en güzel yerleri, canlılarımız, doğamız, CANIMIZ günlerdir cayır cayır yanıyor. Kimimiz sahada kimimiz ekran başında dehşet içinde buna seyirci kalıyoruz. Elimden hayal üretmekten daha fazlası gelmiyor. Elbet bitecek bu felaket. Elbet bunun da sonu gelecek. Yüreğime su serpecek tek bir düşünce var şu an. Her şey bittiğinde kaldığımız yerden yeniden başlayacağız.

Sevgilerimle

Ülke

Mars; Venüs ve Del4’u kuaföre bıraktıktan sonra çarşıdan Venüs’e düğün ayakkabısı alıp Noel Baba kilisesine gider. Noel Hoca o sırada düğün hazırlıklarıyla uğraşmaktadır.

Mars – Bu balonlar da neyin nesi? Sadece elbiseyi getirtmen ve gerekli düğün işlemlerini ayarlaman yeterliydi.

Noel Hoca – Ortamı süslemeden hiç düğün olur mu?

Mars – Bu düğün denen şeyin neden bu kadar caf caflı olması gerekiyor hiç anlamıyorum. Neyse bayağı uğraşmışsın. Ellerine sağlık. Peki diğer konular tamam mı? Her şey yolundadır umarım. Gerçi üç saatimiz var. Kuaför kızları dört saat sonra gidip almamı söyledi. İnanabiliyor musun? Ev mi inşa edecek kafalarına anlamadım valla…

Noel Hoca – :)) Hazır sayılır. Arkadaşım elbiseyi getirmek üzere. Nikah memuru da bir saate kadar gelmeye çalışacaktı. Arayıp vaktimiz olduğunu söyleyeyim öyleyse. Acele etmesin.

Noel hoca cep telefonuyla kısa bir konuşma yaptıktan sonra telefonunda bazı tuşlara basarak bir süre etrafla bağını koparıp kendi kendine oyalanır. Mars, Noel hocanın yüzünün birden asıldığını fark eder.

Mars – Hayırdır kötü bir haber mi var?

Noel Hoca – Tam tersine hiç haber yok.

Mars – Kimden? Elbiseyi getirecek arkadaşından mı yoksa?

Noel Hoca – Hayır hayır. Onunla daha yeni konuştum. Dediğim gibi birazdan burada olacak. Söylediğim benimle ilgili bir şey. Senin endişelenmene gerek yok.

Mars – Bir haber beklediğini bilmiyordum. İşle mi ilgili?

Noel Hoca – Bugün benim doğum günüm ya. Şu sevdiğim kız. Aramadığı gibi kutlamak için mesaj bile atmamış.

Mars – Doğum gününün senin için önemli olmadığını sanıyordum.

Noel Hoca – Aslına bakarsan ben de öyle sanıyordum. Bazen insan kendini bile anlayamıyor ki. En umursamaz göründüğümüz belki de en umursadığımız şeydir Mars.

Mars – Taşınmak için bu günü seçmen başından beri bana tuhaf gelmişti. Biz peşine takılmasak yalnız olacaktın resmen. Umarım bugün düğün yapma fikrim seni rahatsız etmemiştir.

Noel Hoca – Hayır tabi ki. Dediğin gibi siz olmasaydınız eğer yalnız olacaktım. Sayenizde kutlama enerjisine girdim. Ne güzel oldu. Elimde olmadan bir yandan haber bekliyorum işte. Yoksa sizin düğün işleriyle uğraşırken aklım dağılıyor aslında.

Mars – Yine de onun araması senin için her şeyden önemli öyle değil mi?

Noel Hoca’nın yüzü kızarır. Başını önüne eğer.

Mars – Neden sen onu aramıyorsun?

Noel Hoca – Ne münasebet! Doğum günümde ben onu niye arayacakmışım?

Mars – Düğünümüze davet etmek için.

Noel Hoca bu fikre oldukça şaşırır.

Noel Hoca – İyi de saçma olmaz mı? Sizi tanımıyor bile.

Mars – Elif’i okumuyor diyorsun yani. Hmm… Venüs burada olsa şimdi, “Elif’i okumayan birine aşık olduğuna inanamıyorum,” derdi. Ha bir de hala ona açılmadığın için sana söylenirdi.

Noel Hoca – :)) Direkt söylememiş olabilirim ama ona olan duygularımı bilmemesi imkansız. Aşkımı belli edecek o kadar çok şey yaptım ki. Belki de dost olmak istiyor sadece. Bilemiyorum. Birini istemediği bir ilişkiye zorlamak en son yapacağım şey.

Mars – İşte bunu anlamak için onu mutlaka düğüne çağırmalısın. Bazı şeyleri çok fazla düşündüğün için göremiyorsun şu an belki ama gözlerine baktığında anlayabilirsin. Hele Venüs dayanamayıp onun da kanına girerse bir bakmışsın çifte düğün yapıyoruz.

Noel Hoca – Yok canım ne düğünü. Ben evlenmek istemiyorum ki. Sadece aşkımı dolu dolu yaşamak istiyorum hepsi o kadar. Ayrıca illa her aşk evlilikle sonuçlanmak zorunda değil.

Mars – Orası öyle tabi. Zaten gerçeği söylemek gerekirse, ben de senin yerinde olsam kesinlikle evlenmezdim. Ne akla hizmet girdim bu yollara bilmem.

Noel Hoca – :))

Mars – Sen yine de ara kızı ve düğüne davet et. Doğum gününü kutlamasını filan beklemene de gerek kalmayacak böylece. Hadi ama acele et.

Noel Hoca derin derin düşündükten sonra Mars’ın dediğini yapar. O sırada kuaför salonunda Venüs gözleri kapalı bir şekilde makyaj koltuğuna başını yaslamıştır. Del4 hemen yanında durarak makyajının yapılmasını izlemektedir.

Del4 – Muhteşem görünüyorsun Venüs. Makyajına bayıldım.

Venüs – Sahi mi? İlk kez makyaj yaptırıyorum. Sonucu çok merak ediyorum.

Makyöz – Evettt bitti… Şimdi aynaya bakabilirsiniz hanımefendi.

Venüs aynaya bakar bakmaz bir çığlık atar. Yansımasında gördüğü kendini tanıyamaz.

Venüs – Bu da ne!

Makyöz – Ne oldu hanımefendi? Bir sorun mu var?

Venüs – Ben ne hale gelmişim böyle. Bu çok abartı. Hayatta ben bu şekilde dolaşamam. Ne olur makyajımı silin.

Del4 – Delirdin mi Venüs? Şahane bir makyaj yaptı kadın sana.

Makyöz – Neden beğenmediniz anlamadım. Zaten yüzünüz çok güzel. Şu an sanki dergi kapaklarındaki kızlar gibi oldunuz.

Venüs – İşte tam da bu yüzden sevmedim. Yanlış anlamayın ne olur. Bir saat de uğraştınız. Çok güzel olmuş gerçekten de ama bu ben değilim ki. Kapak kızı filan olmak istemiyorum ben. Neredeyse ağlayacağım ne olur silin.

Makyöz – Tamam peki. Nasıl isterseniz. Yalnız ilk defa böyle bir şey görüyorum. Gerçekten ağlamaklı oldunuz. İsterseniz biraz ara verelim. Şu koltuklara oturun biraz. Ben size bir kahve getireyim. Bir rahatlayın önce. Evleniyorsunuz unuttunuz mu? Bugün en mutlu gününüz olmalı. Kimse üzgün bir gelin görmek istemez değil mi?

Del4 – Doğru söylüyor Venüs. Gel şurada biraz oturalım da biraz kendine gel. Sanırım bu stres sana çok fazla geldi.

Venüs ve Del4 koltuklara geçerler.

Venüs – Allahım her taraf ayna dolu. Ne tarafa baksam kendimi görüyorum. Bir yabancıya bakıyormuş gibi hissediyorum.

Del4 – Bu kadar takılma birazdan silecek kız merak etme. Hadi başka şeylerden konuşup kafanı dağıtalım.

Venüs – Evet haklısın. Başka bir şeylerden konuşmak iyi gelebilir. Hadi anlat!

Del4 – Ne anlatayım?

Venüs – Şu sevdiğin adamdan bahset bana biraz.

Del4 – Sevdiğim adam mı? Öyle biri yok ki.

Venüs – Yok mu? Gerçekten mi? Ben hep birine aşık olduğunu düşünmüştüm. Hayatında gerçekten kimse yok mu senin şimdi? Genç güzel bir kadınsın nasıl oldu da şimdiye kadar evlenmedin hayret.

Del4 – Evlendim canım.

Venüs – Evlendin mi? Vay habere gel. Aşk olsun Del4 ama. Bugüne kadar niye anlatmadın bunu?

Del4 – Sormadınız ki. Hem bitmiş bir şeyi konuşmanın bir anlamı yok bence.

Venüs – Demek aşkınız bitti.

Del4 – Aşk yoktu. Mantık evliliği yapmıştım.

Venüs – Mantık evliliği mi? Elif’in şu Mantık öyküsündeki gibi önermelerin sonucunda gerçekleşen bir evlilik mi yani?

Del4 – :)) Onun gibi bir şey.

Venüs – Aşkı yaşamamış olmana üzüldüm doğrusu.

Del4 – Aşk yaşamadım demedim aslında. Sadece evlendiğim kişi aşık olduğum kişi değildi.

Venüs – Ayy daha da merak ettim bak şimdi. Baştan anlatsana sen şu işi.

Del4 – Aslına bakarsan Elif’in Mars ve Venüs hikayelerini okuyana kadar ben aşkın hep geçici bir şey olduğuna inandım. Aşkı bulduğumda onu koruyamayacağımı düşündüğümden de, yoluma aşık olduğum adam yerine dost olacağım adamla devam etmek daha mantıklı geldi.

Venüs – Birine aşıktın ve başka biriyle evlendin yani öyle mi? Kusura bakma ama bu mantık denen şey bana başından beri çok saçma geliyor.

Del4 – Ama çok imkansız bir ilişkiydi. Paris’te yaşıyordu. Hostes olduğum zamanlarda tanışmıştık. O kadar az görüşebiliyorduk ki. Birbirimizi doğru düzgün tanımıyorduk bile.

Venüs – Ne? Sen bir zamanlar hostes miydin? Hikaye gittikçe ilginç bir hal alıyor. Yalnız Paris de ne soğuk ve itici bir şehir gelmişti bana ilk gördüğümde. Demek sen hep söyledikleri gibi aşkı orada buldun.

Del4 – 🙂 Biraz öyle oldu. Paris’e değilse de ona ilk görüşte aşık oldum. O yüzden de sırf onu görmek için sonrasında defalarca Paris’e gittim. Çok sık değil tabi. Maddi manevi beni zorlayan bir süreçti. Sürekli uçuşta olduğum için sadece üç gün ayarlayabiliyordum. Bana bir saat gibi gelen üç gün. Her anını hiçbir şeyle değiştirmeyeceğim sarmaş dolaş geçen üç kısacık gün. Bazen iki üç ayda bir olurdu bu. Bazen şansım yaver giderse ayda iki kez.

Venüs – Bu arada evli değildin ama değil mi? Kocanı aldattığını anlatmayacaksın umarım bana. Bak düğüm günümde kalpten giderim ona göre.

Del4 – 🙂 Hayır evli değildim ama o sıralar benimle evlenmek isteyen bir arkadaşım vardı. Bir gün bir ilişkim olduğunu öğrendi. Ona aşık olmadığımı bir başkasına aşık olduğumu söylediysem de yine de benden vazgeçmedi. Pelobates’in beni kullandığını söyleyip durdu.

Venüs – Pelobates mi? Adamın adı bu mu? Bir de Fransız’a mı aşık oldun yani? Ay çok seksi olduklarını söylüyorlar. Doğru mu?

Del4 – 🙂 Yok Fransız değildi. Latin kökenliydi galiba. Hakkında çok fazla şey bilmiyordum aslında. Böyle şeyleri konuşmazdık. Arkadaşım Demir’le ise her şeyi konuşabiliyorduk. Sanat, felsefe, edebiyat, ilişkiler aklına gelebilecek her şey. Ben her zaman bir evlilikte en önemli şeyin konuşabilmek olduğunu düşünmüşümdür. Tıpkı Mars ve senin aranızda olduğu gibi.

Venüs – Evet ama bizim aramızda aşk da var. Konuşabilmek çok önemli tabi de, yine de bence güzel bir ilişki için ikisi de olmalı.

Del4 – Ama zaten o bana aşık değildi. Aşkla tutkuyu karıştırdığımı söylerdi. Bunu sürdürürsem çok üzülecektim.

Venüs – Böyle şeyler konuşmazdık dedin ne yapıyordunuz üç gün boyunca peki?

Del4 – Şeeey… 🙂

Venüs – Sana inanmıyorum Del4. Üç gün boyunca mı?

Del4 – Dur canım düşündüğün gibi değil. Biz onunla tamamen anı yaşardık. O an nerede olduğumuz ne konuştuğumuz önemli değildi. Bazen üç gün boyunca odadan hiç çıkmazdık. Bazen de başı boş bir şekilde sokaklarda sabahlardık. Onunla konuşarak sabahladığım geceler öyle başkaydı ki. Hem bu ilişkinin sonu yok diye üzülür her seferinde uzaklaşmak isterdim, hem de kulağımdan tüm hücrelerime yayılan cümleleri hiç bitmesin isterdim.

Venüs – Adamın nereli olduğunu bile bilmiyorsun. Ne konuşurdunuz o kadar saat?

Del4 – Belki de başkalarıyla konuşmadığımız, kendimize bile itiraf etmediğimiz şeyleri. Evrende sanki sadece ikimiz vardık. Geçmişsiz, geleceksiz, mekansız… Hiçbir hesaplamanın olmadığı tüm çıplaklığımızla ikimiz. Sanki kimsenin bilmediği bir toprak parçası bulmuştuk da, sadece ikimizin yaşadığı yeni bir ülke inşa etmeye çalışıyorduk.

Venüs – Ülke mi?

Del4 – Ülke inşa etmeye çalışıyorduk dediğime bakma tabi. Bazen yeni bir ülkeye taşınmayı çok istersin ama hiçbir zaman buna cesaret edemezsin ya hani. Onun varlığı işte benim için tam da böyle bir şeydi.

Venüs – Ve bu yüzden de aşık olduğun adamı bırakıp evlendin yani öyle mi?

Makyöz birden kızların yanına gelerek konuşmalarını böler.

Makyöz – Hadi gelin makyajınızı çıkarayım. Bu arada biraz kafanız dağılıp rahatladınız umarım.

Venüs – Ahh hiç sormayın. Kafam gerçekten öyle bir dağıldı ki size anlatamam. Şu an neredeyim, ne yapacağım her şey birbirine karıştı.

Del4 – :)) Kafanı dağıttığıma sevindim. Sen şimdi tüm anlattıklarımı unut ve içinde olduğun anın tadını çıkar. Bugün çok güzel bir gün olacak. Hadi artık biraz gülümse…

Didem Elif

Not: Hayat, içinden geçtiğimiz günlerde o kadar değişken ki… Sürekli planlar değişiyor. Normalde şu anda kuzenimin düğünü için İstanbul’a gelmiş olacaktım. Kısıtlamalı pandemi süreci devam ettiği için davetleri ertelendi. Ne zaman olacağı da belli olmadığından, son anda uçak biletimi iptal ettim. Her ne kadar düğünde giymeyi planladığım elbiseyi hala giyememiş olsam da, karakterlerim aracılığı ile bir düğün hikayesinin içinde kalmaya devam ediyorum. 🙂

Sevgilerimle

Düğün

Mars, Venüs, Noel Hoca ve Del4 hep birlikte keyifli bir yolculuk yaptıktan sonra Demre’de bulunan Noel Baba Kilisesi’nin içindedirler.

Venüs – İyi ki senin peşinden sürüklenmişiz Noel Hoca. Hele adının olduğu bir kilisede doğum gününü geçirmek ne iyi fikir oldu. Pencerelerden sızan ışık insanı nasıl da büyülüyor. Kilise olarak bugüne kadar yapı anlamında çok daha etkileyici yerler gördüm ama garip bir şekilde buranın enerjisi bana şu an çok iyi geldi.

Del4 – Deminden beri konuşmayayım, bugün de tatil yapayım, diye kendimi tutuyorum ama anlaşılan gene dayanamayacağım. Noel Baba Kilisesi çok özel bir yerdir. Özellikle de Hristiyanlar için. Myra olarak bilinen bu topraklara Hristiyanlar hac ziyareti niyetiyle gelir.

Venüs – Demek o yüzden şuradaki yabancı kadınların başları kapalı.

Del4 – Evet. Onlar için çok kutsal bir yerdeyiz.

Mars – İyi ama Noel Baba aslında hayali bir karakter. Gerçekte öyle biri yok ki. Adına bir kilise yapacak kadar Hristiyanların onu niye bu kadar önemsediklerini anlamıyorum.

Noel Hoca – Noel Baba olarak bilinen Aziz Nicholas’ın gerçek hayatta yaşadığına inanılır. İlk karşılaştığımızda da Elif sizin diyaloglarınızda bunu anlatmıştı aslında.

Del4 – Doğru. 4. yy.’da yaşamış olan Aziz Nicholas etrafına olan yardım severliği ile bilinir. Patara’da doğmuştur ve sonra Demre’ye yerleşmiştir. Bu kiliseyi o öldükten sonra yapmışlar. 20. yy.’dan sonra ise Noel Baba’yı yılbaşında hediyeler dağıtan hayali bir kahramana dönüştürmüşler.

Mars – Sizi dinlerken aklıma şahane bir fikir geldi.

Venüs – Sahi mi? Nedir?

Mars – Yalnız Noel Hoca önce seninle özel olarak konuşabilir miyiz?

Noel Hoca – Tabi ki.

Mars – Bana biraz müsaade et aşkım. Hemen geliyorum.

Noel Hoca ve Mars konuşmak için kilisenin içinde kimsenin olmadığı bir bölüme geçerler.

Noel Hoca – Hayırdır Mars ne oldu?

Mars – Bana hemen bir nikah memuru bulabilir misin?

Noel Hoca – Nikah memuru mu? Hiç bir şey anlamadım.

Mars – Anlaşılmayacak ne var? Venüs’e evlenme teklif edeceğim. Tamam Elif’in eski diyaloglarından birinde Tanrı’nın huzurunda sevişerek evlendiğimiz yazıyor ama bizi okuyan herkes biliyor ki gerçekte bir düğünümüz olmadı. Eğer her şey yolunda gider de hayal ettiğim gibi gelişirse, bugün düğün günümüz olacak. Sen bana bunu hemen organize edebilir misin onu söyle.

Noel Hoca – Nikah memurunu ayarlayabilirim sanırım. Başka ne yapmamı istiyorsun?

Mars – Biliyorsun Bayram adlı bölümde terzi olmaya karar vermiştim. Elif daha o bölümleri yazmadığı için okuyucunun henüz haberi yok ama senin doğum gününe kadar geçen süre zarfında ben terzi oldum ve Venüs ile birlikte işlettiğimiz Patara’da yeni bir mağaza açtık biliyorsun.

Noel Hoca – Evet doğru. İleri geri anlatımlardan dolayı o kısımları Elif sanırım sonra yazacak. Mağazanın adı çok ilgimi çekmişti doğrusu: “Boticelli.”

Mars – Evet. 1400’lü yıllarda Venüs ve Mars’ı resmetmiş Rönesans dönemi ressamlarından Boticelli’den esinlenmiştik. Geçenlerde onun resmindeki Venüs adını verdiği kadının giydiği kıyafete çok benzeyen bir elbise dikmiştim. Venüs’ün gelinlik olarak giymesi için o elbiseyi bugün buraya getirtmemiz lazım.

Noel Hoca – Trendyol’dan bile bu kadar kısa sürede elbise getirtemezsin normalde ama senin için elimden geleni yapacağım Mars. Bari dükkanın anahtarını paspasın altına koyduğunu söyle de, Elif mağazanın mozaikten yapılmış o güzelim camını kırdırmak zorunda bırakmasın beni.

Mars – Evet doğru. Nerden bildin? Anahtarı tam da paspasın altına koymuştum.

Noel Hoca – :))) Mars da olsan Türksün sonuçta. O yüzden bunu bilmek çok zor olmadı. 🙂 Neyse o zaman bana bir saat zaman ver tamam mı? Ben her şeyi halledeceğim.

Noel Hoca Mars’ın yanından uzaklaşırken eline telefonu almış ve birilerini aramaya başlamıştır bile. Mars tekrar Venüs ile De4’un bulunduğu bölüme gider.

Venüs – Hele şükür geldin. Hadi anlat. Fikrini çok merak ettim.

Mars hiçbir şey söylemeden Venüs’ün önünde diz çöker.

Venüs – Neler oluyor Mars? Beni korkutuyorsun. Sen iyisin değil mi?

Mars – 🙂 İyiyim, iyiyim merak etme. Filmlerde böyle yaptıklarını görmüştüm. Biraz sakin olup bir müsaade edersen sana evlenme teklifi yapmaya çalışıyorum Venüs.

Venüs – Ne? Evlenme teklifi mi?

Del4 – Aman Allahım! Ayyy çok romantik… Bu ana şahit olduğuma inanamıyorum.

Mars – Uçaktayken Türkiye’de bir düğün istediğini söylemiştin. Bunun için şu andan daha iyi bir zaman düşünemiyorum doğrusu. Baksana Elif’in karakterleri ile bir arada çok güzel bir gün geçiriyoruz. Üstelik büyülü bir ortamdayız. Noel Hoca ile konuştum. O gerekli olan her şeyi ayarlayacak.

Venüs’ün yüzünde ciddi bir ifade vardır. Kollarından tutarak Mars’ı çömeldiği yerden kaldırır.

Mars – Bu seni hiç heyecanlandırmamış gibi görünüyor. Mutlu olursun sanmıştım.

Venüs – Evet düğün istemiştim haklısın. Konuşmalarım yüzünden seni istemediğin bir şeye sürüklemek istemem. Benimle evlenmek zorunda değilsin Mars.

Mars – Mecburiyetten söylemiyorum ki. Seninle birlikte burada olmak benim için düğün gibi zaten. Bu güzel günü taçlandırmak istedim sadece. Aslına bakarsan birden aklıma geldi. Senin de benim kadar heyecanlanacağını düşünmüştüm.

Venüs – Türk adetlerine göre düğün yapmanı istiyorum derken Noel Baba’nın yaşadığı toprakları da kastetmemiştim doğrusu.

Mars – :)))) Bu evet dediğin anlamına mı geliyor?

Venüs – Tabi ki evet Mars. Yalnız bu kadar kısa sürede Noel Hoca her şeyi nasıl organize edecek? Keşke daha önceden ayarlasaydık.

Mars – Sen şimdi bunları düşünme. Bir saatimiz var. Hadi gel seni hemen Demre’de bir kuaföre götüreyim.

Del4 – Öhö öhö…

Mars – Kusura bakma Del4. Seni burada yalnız bırakacağız ama bizi anlayışla karşılayacağını düşünüyorum.

Del4 – Neden burada yalnız kalacakmışım? Belki bilmiyorsun ama Türk adetlerine göre gelinin ailesini ve yakın arkadaşlarını da senin kuaföre götürmen gerekiyor Mars.

Mars – :)) Ah doğru! Evleniyorum diye bugün beni herkes kaz gibi yolacak. Nasıl da unuttum?

Venüs – :))))

Del4 – Peki ya gelinlik? Bu güzelim kadın gelinlik giymeden mi evlenecek?

Mars – Daha yeni çok özel bir elbise dikmiştim. Sürekli Venüs’ün üzerinde deneyerek çalıştığım için tam ona göre oldu. Elbiseyi ütülerken bana ne dediğini hatırlıyor musun Venüs?

Venüs – Ah evet. Bunu satın alan kadın, giydiğinde kendini bir gelin gibi hissedecek demiştim.

Mars – İşte o yüzden saçın da yapıldı mı harika bir gelin olacaksın o elbiseyle Venüs.

Venüs – Tanrım. Bütün bu olanlar şaka gibi.

Del4 – Peki ya ayakkabı? Bir gelin ayakkabısı da gerek.

Mars – Canım Venüs de ayakkabısız bir gelin olur. Elif beni onca zaman ayakkabısız gezdirdi sonuçta. O kısmı da öyle yazar ne olacak sanki?

Del4 – Olmaz!

Venüs – Neden olmazmış? Ben böyle şeyleri hiç sorun etmem açıkçası.

Del4 – Olmaz, çünkü gelinin ayakkabısının altına benim ismimi yazmamız lazım.

Mars – Ne? O da nerden çıktı şimdi?

Del4 – Evet ayakkabının altına yazdığımız ismim silinecek ki ben de evlenebileyim.

Mars – :)))) Hadi o zaman. Acele edelim. Sizin saçınız yapılırken ben de Demre’nin içinde elbisenin altına uygun bir ayakkabı bulmaya çalışayım madem. 37 giyiyordun değil mi Venüs?

Venüs – Evet hayatım 37.

Del4 – Şimdi fark ettim. Benden başka karakter olmadığına göre, hem gelinin yakını hem de nikah şahidi olacağım. Ayyy çok heyecanlı. Şu an mutluluktan ağlayabilirim.

Mars & Venüs – :)))

Mars, Venüs ve Del4 düğün için hazırlanmak üzere aceleyle Noel Baba Kilisesi’nden ayrılırlar.

Didem Elif