Venüs – Mars niye buraya geldik? Gecenin bu karanlığında Cağaloğlu’nda ne işimiz var? Lütfen söyler misin artık. Bütün işyerleri kapanmış. Burası çok ıssız.
Mars – Şişt sessiz ol birine yakalanacağız şimdi.
Venüs – Aaa napıyorsun? Kurcalama o kapıyı.
Mars – Venüs sessiz ol dedim, biri duyacak bizi. Dur açıldı açılacak az kaldı.
Venüs – Allahım sana uyduğuma inanamıyorum.
Mars – Hah işte oldu. Dur sessizce kapıyı kapatalım. İçerdeyken rahatça konuşabilirsin şimdi. Kimse duymaz artık bizi. Biliyor musun Venüs, düşünüyorum da bizden ne iyi ajan olurmuş.
Venüs – Yine o tuhaf hikayeler anlatan kitaplardan okudun öyle değil mi Mars?
Mars – Sen geçen gece o eski mi eski Amerikan filmini izlerken ben sana bir şey dedim mi Venüs?
Venüs – Sokak Kızı İrma’yı mı kastediyorsun? Bence çok keyifli bir film. Romantik komedi seviyorum. Ne olmuş yani? Biraz eğlenmek istemiştim.
Mars – Neyse tamam tamam. Hadi gel bak sana ne göstereceğim? Tata taa ta tam… Perde açılsın…
Karanlık
Venüs – Siyah perdeleri olan bomboş bir karanlık oda mı??? Aklından yine ne geçiyor Mars? Yani fantezi de bir yere kadar ama.
Mars – Ne fantazisi Venüs yaa. Bak burası Elif’lerin yıllar önce kapanan grafik ajansının eski binası. Şu an içinde bulunduğumuz oda da, renk ayrımı yapılması için taranan filmlerin banyo makinesine atıldığı karanlık oda.
Venüs – Aaa burası orası mı? Ama hiçbir özelliği olmayan bir oda burası.
Mars – Dur perdeyi kapatayım da öyle bak. Gördün mü hiç ışık geçirmiyor. Film yanmasın diye özel olarak yapılmış.
Venüs – Evet ama ben seni hala görüyorum.
Mars – Ben de seni görüyorum Venüs. Ben seni hep görüyorum. Aslında o yüzden gelmek istedim buraya. Birbirimizi ilk tanıdığımız gökyüzündeki o ortamı sana yeniden yaşatmak istedim. Her tarafın karanlık olduğu, etrafımızdaki onca yıldızın içinde ne kadar yalnız hissettiğimizi ama birbirimizin varlığını içimizde fark ettiğimizde tüm uzaklığa rağmen ne kadar yakın olduğumuzu hatırlatmak istedim.
Venüs – Ben hiç unutmuyorum ki Mars. Seninle gökyüzünde birlikte olmak öyle eşsiz bir duyguydu ki.
Mars – Üzülüyor musun artık gökyüzünde olmadığın için? Pişman mısın? Sonuçta benim yüzümden kayıp düştün.
Venüs – Delirdin mi sen? Hayır asla. Evet düştükten sonra kendimi bulmam çok uzun sürdü biraz acı çektim. Hele ki seni bir daha göremeyeceğimi bilmek, bununla yaşamaya çalışmak çok kötüydü. Ama şu an bak yanımdasın. Sana dokunabiliyorum, seni koklayabiliyorum, seni doya doya öpebiliyorum. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi?
Mars – Canım Venüs’üm benim.
Venüs – Şimdi sen beni bu binaya getirince aklıma Elif’in yaşadığı bir olay geldi.
Mars – Neymiş o?
Venüs – Bir gün yanlarında çalışan genç çocuklardan biri durup dururken Elif’e eşcinsel olduğunu söylemiş. Elif buna çok şaşırmış.
Mars – Ben Elif’in bu konularda insanları yargılamadığını sanıyordum niye şaşırmış ki?
Kendi Kendine
Venüs – Şaşırdığı şey çocuğun eşcinsel olması değilmiş bunu Elif’e söylemesiymiş. Bu durumu öyle saçma bulmuş ki, çocuğu bozmuş önce “İyi de bana ne?” demiş. Fakat sonra anlamış ki çocuk yargılamayacağını bildiği için Elif ile bunu paylaşıyor. Üzülmüş sonra çocuk için. İçinde olduğu duygu durumunu anlamaya çalışmış. Kendi kendine ne yaşıyor ki kimseye anlatamıyor diye düşünmüş. Onun kendi bedeni içindeki yabancılaşma duygusunu anlatabilmek istemiş. Hatta bunun üzerine o yıllarda bir öykü bile yazmış.
Mars – Elif bazen çok fazla şey düşünmüyor mu sence de? Bir koy verse gitse yaa. 😝 Elif alınmasın da amma detaylara takılıyor fenalık geliyor bana bazen valla. 🙈
Venüs – Haklısın. Takılı kalmak iyi değil. İnsanlar ne çok şeye takılı kalıp anın güzelliğini kaçırıyor öyle değil mi Mars?
Mars – A evet. Bak bu doğru. Anı gerçekten kaçırıyorlar. Ayy amaaaan neyse bırakalım insanları artık Venüs. Kendimize bakalım. Yoksa biz de anı kaçıracağız. Tamam seninle baş başa kalmam konusunda bana ayrı bir kıyak çekiyor hakkını da yemiyeyim Elif’in şimdi ama şu an sadece burada olalım Venüs. Anın tadını çıkaralım. Sadece benimle ol. Başka şeyler getirme aklına. Baş başayız bak. Bir an için bile olsa Elif’in ya da başkalarının ne düşündüğünü unutalım. Sadece ikimiz olalım. Sadece ikimiz… Hem sen fantezi mi demiştin az önce? Hiç fena fikir değil. Bir gel bakiyim buraya biraz.
Venüs – Heyyy. Marrrssss…
Mars – 😍
Venüs – 😍
Didem Elif
Not: İçimde bir bulutsuzluk özlemi vardı bu hafta. Zihnimizin bulutsuz bir gökyüzünde uçtuğunu hayal ettim. Çünkü her taraf karanlıksa şayet, ancak gökyüzü bulutsuz olduğunda yıldızları görebiliyoruz. Sonra da kendiliğinden hayatın melodisi geldi: Sözlerimi Geri Alamam… Şarkıyı hepiniz biliyorsunuz ama belki daha önce izlemediğiniz Bulutsuzluk Özlemi ile Hakan Aysev’in birlikte söyledikleri bir konserden paylaşım yapmak istedim size. Benim tüylerimi diken diken eden bu senfonik versiyonu dilerim siz de benim gibi seversiniz.
Edebiyatla kalın,
Sevgilerimle…