Venüs ve Mars Tanrının huzurunda çırılçıplaktı. İç içe geçmiş bedenleriyle sanki tek bir varlık gibi aşkla sevişiyorlardı. Venüs Mars’ın nihayet kadınıydı artık. Onlar sonunda evlenmişlerdi ve sadece tek bir şahitleri olmuştu.
Birlikte balayına çıktılar. Bu balayı anına şahit olması için tanıdık tanımadık onları okuyan herkesi davet ettiler. Davetlerini kabul edip burada olduğunuz için şimdiden teşekkürler.
Venüs – Ayyy Mars sana inanmıyorum. Beni ne kadar güzel bir yere getirdin. Şu an resmen ayın üstünde oturuyoruz. Şu manzaranın muhteşemliğine bak.
Mars – Evet gerçekten harika. Evren beni her zaman büyülüyor. Bir zamanlar bu manzarayı her gün görüyorduk. Hatta bunun bir parçasıydık. İnsan içindeyken nasıl da kıymetini anlamıyor. İşkence gibi geliyordu her gün gökyüzünde bir yıldız olmak için ayakta kalmaya çalışmak.
Venüs – Evet doğru. Üstelik seni görüp aşık olmuştum ve çok uzaktaydın. Sana bir türlü ulaşamıyordum. Cehennem gibi gelmişti valla. Şimdi ise burada buluştuk. Ayın üzerinde elele tutuşmuş yan yana oturuyoruz. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Bu bir mucize. Allahım çok mutluyum.
Mars – Canım benim. Seni çok seviyorum Venüs. O kadar içten ve samimisin ki.
Venüs – Sahi mi? Bunu ilk defa söylüyorsun.
Mars – Ayrıca bir şey daha var. Belki burnum büyük diye söylüyorum sanabilirsin ama alakası yok. Çok güzel kokuyorsun biliyor musun? Senin yanında olup seni koklamak… Keşke kendi kokunu duyabilseydin. Ne demek istediğimi o zaman anlardın.
Venüs – Ben ne demek istediğini anlıyorum ki. Çünkü ben de aynısını hissediyorum. Yalnız bir şey dikkatimi çekti. Habire burnunun büyük olduğunu söylüyorsun. Sen söylemeden önce burnunun büyük olduğunu hiç fark etmemiştim.
Mars – Çok söylediğimi bilmiyordum. E büyük ama ne yapayım. Gerçekten hiç fark etmedin mi? Kör müsün sen Venüs?
Venüs – Şimdi baktım da hakikaten büyükmüş burnun Mars. 😉 Dur o zaman ben senin burnunu öpeyim de biraz küçülsün. 😍 Küçüldü bak! 😍 Aaaa Pinokyo gibisin. 😍 Dur bir daha öpücem burnunu. Bak gene küçüldü. Aaa öptükçe küçülüyor senin burnun Mars. 😍😍😍
Mars – 😍😍😍 Şeker şey seni.
Venüs – Keşke bir öykü karakteri olmasaydık Mars. Gerçekten böyle sevgi dolu bir ilişkimiz olsaydı, ne güzel olurdu değil mi?
Mars – Zaten var ki.
Venüs – Nasıl var? Biz sadece Elif yazdığı için varız. Gerçekte yanımda mısın? Değilsin. Demek ki yok.
Mars – Gerçek sence nedir Venüs?
Venüs – Gerçek, gerçek hayatta yaşadığın şeydir.
Mars – Biz neyiz?
Venüs – Biz hayal ürünüyüz.
Mars, Venüs’ün yüzünü tutar ve tutkulu bir şekilde yanağından öper.
Venüs – Marssss. Aman Tanrım! Bu da neydi? Ayaklarım yerden kesildi resmen. Hey ama yalnız değiliz. Herkes bizi okuyor. Başkalarının yanında beni ne biçim öptün öyle?
Mars – Öptüm çünkü beni hissetmeni istedim. Hissettiğin şeydir gerçek olan. Bizi okuyanlara Elif ne kadar bunu hissettirebiliyor bilmiyorum ama eğer bir kitap okuduğunda, ya da bir film izlediğinde o bir hayal ürünü olmasına rağmen hikaye seni içine alırsa gerçek bir duygu yaşarsın. O yüzden film izlerken ya da kitap okurken bazen güleriz, bazen de ağlarız.
Venüs – Ayy evet çok haklısın. Schindler’in Listesi’ni izlerken ne kadar çok ağlamıştım. Bulunduğu ortama rağmen bir adamın tek başına yapmaya çalıştığı şey beni çok etkilemişti.
Mars – O yüzden biz gerçek değiliz diye üzülme. Eğer bizi bir kişi bile hissedebilmişse biz gerçeğiz Venüs. O kişinin gerçek bir duygusuna temas ediyoruz. Bu da bence çok kıymetli.
Venüs – Haklısın. Hikayeyi tam hatırlamasa da duygusunu hiç unutmuyor insan.
Mars – Dolayısıyla hem hayaliz, hem de gerçeğiz hayatım.
Venüs – Bak bu çok ilginç geldi şimdi bana.
Mars – İlla ya hep ya hiç olmak zorunda değil ki. Kainat öyle bir düzen üzerine kurulmuş ki, her şey zıttı ile var. İyi ve kötü gibi.
Venüs – Gece ve Gündüz, Uzak ve Yakın gibi.
Mars – Aynen öyle.
Venüs – O zaman Elif’in hikayelerle anlatmaya çalıştığı gibi aşk hem VAR hem de YOK. Öyle mi?
Mars – Sen nasıl bakıyorsan nasıl yaşıyorsan odur Venüs. Yaşadığın sadece senin gerçekliğindir. Oysa başkası için gerçek hiç de senin yaşadığın gibi olmayabilir. Dolayısıyla gördüklerimiz hem gerçektir hem de değil. Biz ne kadar algılayabiliyorsak o kadarını görebiliriz. İşte bütün bu zıtlıklar BİR’liği oluşturur. Sadece O, BİR ve TEK’tir.
Venüs – Yuh yani konuyu nereye bağladın Mars.
Mars – Konu kendi kendine bağlanıyor. Ben bir şey yapmıyorum ki. Tıpkı sana bağlanmam gibi. Hiç bir nedeni olmadan sana deli gibi vuruldum ben.
Venüs – Ayy bak gene aynı şeyi yaptın. Işık hızıyla konudan konuya geçiyorsun ama bir şekilde bağlıyorsun her şeyi.
Mars – Çünkü her şeyin birbiriyle hep bir BAĞ’ı olduğunu düşünüyorum. Hayatımızdaki insanlar boşuna değil. BİRLİK duygusundan çıkmadan o bağı anlarsak başkalarını suçlamayı bırakabiliriz.
Venüs – Peki bundan sonra ne olacak? Elif bize mutlu son yazdı. Bitiyor yani bu köşe. Bir daha hiç görüşemeyecek miyiz seninle?
Mars – Hiç bilmiyorum Venüs. Elif bu. Sağı solu belli olmaz. 😍 Burada bitti dersin. Bir bakmışsın başka yerde hikayeler yazıp kaldığı yerden devam ediyor. Yazdığı sürece bizden kolay kolay vazgeçmez bence. Yeter ki yazsın…
Venüs – Yine de gerçek olmayı çok isterdim.
Mars – Bütün bunları düşünmeyi bırak artık ve anın tadını çıkar Venüs. Nihayet bir araya geldik ya. Bakarsın bir gün gerçek de oluruz belli mi olur. Hep içinde olmadığımız şeyi istiyoruz farkında mısın? Yıldız olduğumuz zamanları hatırla. Şu muhteşem manzarayı görmüyormuşuz bile.
Venüs – Çok doğru hele ben tam bir körmüşüm gerçekten.
Mars – O yüzden artık susalım ve kainatın bize sunduğunu sonuna kadar doya doya yaşayalım.
Venüs – Tamam aşkım.
Mars – Ama önce bana ellerini ver ve ben sana ne anlatırsam anlatayım bir daha hiç bırakma olur mu?
Venüs – Bir daha bırakmayacağım tüm okuyucuların huzurunda sana söz veriyorum. Kayahan’ın bir şarkısında söylediği gibi seninle her şeye varım ben Mars. Şimdiki gibi aya bile giderim seninle.
Mars – Ayy şimdi Yaşar’ın şarkısındaki gibi Nara atasım var Venüs. 😍 Okuyucular bir gitse de yine baş başa kalsak seninle…
Venüs – Giderler giderler sen hiç merak etme. 💛💛💛
Mars – 💛💛💛
Didem Elif
Not: Benimle Ol köşesinin sonuna geldik. Madem bu köşe Sezen Aksu’nun Benimle Ol şarkısıyla başladı. Gene öyle bitsin. Hadi kalın edebiyatla… 😉