Venüs – Ahh ayağımmm!
Mars – Ayy çok özür dilerim Venüs. İyi misin?
Orçun Sakarya – Ne oldu çocuklar?
Venüs – Orçun Hocam, Mars benim ayağıma bastı. Ayağımda tırnak batması var da çok acıdı.
Venüs ve Mars Tango Öğreniyor
Mars – Ya bu Elif metinleri nasıl bir kafayla yazıyor anlamadım ben Venüs. Hadi ayağına bastım tamam. Tırnak batması ne alaka şimdi? Kırk yılın başı tango yapmaya geldik. Bize dans dersi vermesi için Orçun Hocayı ikna ettim. Sana bir sürpriz yapayım istedim ama siz işin büyüsünü kaçırıyorsunuz.
Venüs – Afedersin Mars ama tango yapmaya başladığımızdan beri bir doğru düzgün ritim tutturamadık farkında mısın? Biz hani uyumlu bir çifttik, bak tango yapamıyoruz işte. Moralim bozuluyor. Belki de uyumlu değilizdir.
Orçun – Çocuklar çok acele ediyorsunuz. Pratik yapa yapa gelişecek merak etmeyin. Normal bunlar. Önce tek olarak adımlama çalışmamız lazım ki, hareketlere ayağınız bir alışsın bakalım.
Venüs – Ben Mars’ın nereye gitmek istediğini bir türlü anlayamıyorum ki.
Mars – Hâlâ mı Venüs?
Venüs – Evet hâlâ hangi yöne adım atmak istediğini anlamıyorum.
Orçun – Düşünerek değil, hissederek dans etmeniz lazım da ondan. Sessiz kalıp müziği içinizde duymalısınız. Elif ile yaptığım söyleşide ona da anlattığım gibi; tango dansının, özünde aşk ve melankoli tutkusu yatar. Karşılıklı enerji alışverişidir. Etkiye tepkidir. Kadın erkeği takip eder ve asla tahmin ederek hareket edemez. Doğaçlama yapılır, bu yüzden de iki kişinin birbiriyle kalpten uyumu çok önemlidir. Eğer kadın kafasına estiği gibi hareket etmeye kalkarsa o tango değil, adı konamayan başka bir şey olur, hatta tehlike arz eder. Ancak uyumu yakaladığınız zaman var ya, işte o zaman keyfinize diyecek olmaz. İlişkiler de böyledir. Karşınızdakini dinler ve ne demek istediğini anlar, ardından ona en olumlu tepkiyi verirseniz, uyumu yakalarsınız. Neyse hadi bakalım, bugünlük bu kadar yeter. Bir sonraki derste görüşürüz. Benim şimdi çıkmam lazım. Ebru sizinle ilgilenecek. Kendinize iyi bakın. Sıkmayın tatlı canınızı.
Venüs & Mars – Teşekkürler.
O sırada yanlarına Ebru gelir.
Ebru – Daha iyi misin Venüscüm?
Venüs – İyiyim Ebru Abla teşekkür ederim.
Ebru – Ay hiç bozmayın moralinizi. Asmayın suratınızı lütfen. Elif size benim başlangıçtaki halimi bir anlatsın da dinleyin. Sağ olsun ilk günlerde beni yalnız bırakmamıştı. Neler çektiğimi iyi bilir.
Venüs – Biz sizi zaten biliyoruz Ebru Abla. Elif bana sizden hep bahsediyor.
Ebru – Sahi mi? Bana sizden hiç bahsetmemişti. Ben sizi ilk defa öykülerinde okudum valla. Ahaha.
Venüs – Mars çok bilmez de, ben sizi kendi ablam kadar iyi tanıyormuş gibiyim.
Mars – Ben niye bilmiyormuşum? Ben de biliyorum.
Venüs – Sen ne biliyormuşsun acaba Mars?
Mars – Yıllarca aynı odayı paylaştıklarını biliyorum yetmez mi? Bugüne kadar daha fazlasını bilmem gerekmemişti. Bu benim suçum mu yani?
Ebru – Ay dert ettiğiniz şeye bak. Tanışırız ayol. Ahaha. Daha bolca vaktimiz var. Orçun Hocanızı dinleyin canınızı sıkmayın böyle şeylerle.
Venüs – Bu tango bizi nedense çok gerdi, Ebru abla. Ben aslında tangodan pek keyif almadım. Tamam izlemesi güzel de bana göre bir dans şekli değil sanki.
Ebru – Ay aynı Elif gibi konuştun şimdi Venüs. O da hep aynı şeyi söylüyordu. Aslında bir keyfine varsanız.
Mars – Ben sen mutlu olursun diye getirdim buraya seni Venüs. Benimle tango yapmak hoşuna gider sanmıştım.
Venüs – Beni dansa götüreceğini söylediğinde hiç tango olarak anlamadım ben valla. Bu beni bayağı zorladı. Keşke şöyle hareketlerimizi hesap etmeden sarılarak gönlümüzden geçtiği gibi dans etseydik.
Mars – Elif’in tango söyleşilerinden o kadar bahsedince, aklında kalmasın istemiştim.
Venüs – Ama ben Elif’in bütün söyleşilerini okuyorum ki. Hem de büyük bir keyifle. Sen okumuyor musun yoksa Mars?
Mars – Elbette okuyorum. Özellikle Nejat Ünlü ile HIV virüsü hakkında yaptığı söyleşi çok faydalıydı. Bilmediğim bir konuda çok şey öğrenmiştim.
Venüs – Cinsellikle alakalı diye olmasın sakın.
Mars – Ne alakası var canım. Siz de beni iyice şey yaptınız. Neyse, ben insanların kendini koruması, kollaması ve ayrıca bilinçlenmesi açısından bakmıştım olaya. Bu toplumsal bir sorun bence. Sadece cinsel anlamda değil, her türlü ilişkiye girerken düşünerek hareket edilmeli. Ayrıca ayrımcılık üzerine de çok güzel detaylar vardı söyleşide. Yoksa mesela Puduhepa ve Kız Kardeşlerinin anlatıldığı söyleşiyi de sevmiştim. Hatta Elif’in kızı Duru’ya o bebekli kitap setinden alalım diyorum. Ne dersin?
Venüs – A ne harika fikir.
Ebru – Hah Şöyle! Aferin size çocuklar. Ne diyorum biliyor musunuz? Hadi bize gidelim. Babam şimdi nefis yemekler yapmıştır. Bizim ev hemen şurada.
Mars – Çok teşekkürler Ebru Abla ama şey, biz çok zor bir araya geliyoruz da… Hazır buraya kadar gelmişken biraz deniz kenarına sahile insek diye düşünmüştüm.
Venüs – Ahh harika fikir. En azından günün geri kalanını güzel geçirelim.
Ebru – Tamam tamam nasıl isterseniz. Siz mutlu olun da.
Feneryolu Işıklar
Venüs – Ebru Abla ne kadar güzel gülüyor değil mi Venüs? Şen bir kahkahası var.
Mars – Evet evet çok şeker. Elif’in anlattığı kadar varmış.
Venüs – A Mars, bak simitçi var! Simit alalım mı ne dersin? Sahilde hem yeriz, hem de martılara atarız. İstanbul’un sokak simidi çok güzel olur. Sever misin?
Mars – Bayılırım.
Venüs – O zaman hadi gel alalım.
Fenerbahçe Sahili
Mars – Gene uzaklara daldın. Ne düşünüyorsun hayatım?
Venüs – Simitçiye Feneryolu halkı plaket vermiş ya. Onu düşünüyordum. Sence de duyarlı bir davranış değil mi? Çok hoşuma gitti benim. Nasıl güzel insanlar var.
Mars – Demek ki adam işini aşkla yapıyor. Tam Elif’e göre bir söyleşi konusu aslında.
Venüs – Sen var ya sen, gel seni bir öpücem. Ne harika fikir verdin Elif’e şu anda.
Mars – Ya dur sokak ortasında habire öpüp durma beni. İnsanlar bize bakıyor.
Venüs – Gerçi Elif şu an yoğunluktan teklif ettiği insanların söyleşilerine bile yetişemiyor. Hemen listesine notunu aldı. İstanbul’a gelince onunla yüz yüze yapar belki söyleşisini.
Mars – Yüz yüze söyleşi yapıyor mu? Ben hep internet üzerinden yapıyor sanıyordum.
Venüs – Normalde öyle zaten ama fırsat olursa yüz yüze de yapıyor. Mesela Nuri Kaya ile Karanlık İşler mekanında yüz yüze gerçekleştirmişlerdi sohbetlerini.
Fenerbahçe Parkı
Mars – Seninle bu parkta buluştuğumuz ilk gün aklıma geldi. Ne kadar heyecanlanmıştım.
Venüs – Ah evet ne kadar acayip bir gündü.
Mars – Nihayet seni bulabilmiştim.
Venüs – Tekrar anlatsana ben gökyüzünden kaydıktan sonra neler olduğunu. Bu hikayeyi senden defalarca dinleyebilirim. Öyle güzel anlatıyorsun ki.
Mars – Aslında senin gözümün önünde bir anda kayıp gittiğini görmek çok büyük bir acıydı. Ne yapacağımı uzun süre bilemedim. Fakat içimde bir ses, durmadan bana sana kötü bir şey olmadığını söyleyip duruyordu. Bir gün rüyamda gökyüzünde süzülmeye başladım. Uçuyordum! O kadar muhteşem bir duyguydu ki.
Uyanıp da bunun rüya olduğunu fark edince içim içimi yemeye başladı. Şansımı ne olursa olsun denemek istedim ve bıraktım kendimi gökyüzünden aşağıya. Deli gibi kaymaya başladım. Çok korkuyordum. Derken arkamdan birinin beni tuttuğunu hissettim. Bir süre onun desteğiyle yavaşladıktan sonra kendi başıma yavaş yavaş yeryüzüne indim.
Venüs – Kimdi o seni tutan acaba?
Mars – Hiç bilmiyorum. Daha önce de söylediğim gibi yüzünü görmedim. İnsanların “Hızır yetişti,” dedikleri türden bir şeydi işte. Dünyaya inişimden sonra esas zor olan seni bulmak oldu.
Venüs – Ah evet ne hikaye ama.
Mars – Onu da başka zaman anlatırım. Sanırım ömrüm bunu sana tekrar tekrar anlatmakla geçecek. Hava kararmaya başladı. Bir an önce dönmemiz lazım artık.
Venüs – Haklısın. Ama önce bir bal ver bakalım.
Mars – Ahh Venüs delisin sen…
——————————————————————————————————
Not: Öykünün sonunda Al Pacino’nun oynadığı Kadın Kokusu filminin meşhur tango sahnesinin linkini sizlerle paylaşmak isterim. Gözleri görmeyen bir adamın, tango bilmeyen bir kadınla yaptığı doğaçlama dansından sizin de en az benim kadar keyif alacağınızı umuyorum. İyi seyirler…