19 Mayıs gelmiştir. Noel Hoca Demre’ye taşınmak için yola koyulmaktadır. Venüs, Mars ve Del4 onu yolcu etmek için otobüs garındadırlar. Otobüsün kalkmasına birkaç dakika vardır.
Venüs – Doğum gününde Demre’ye taşındığına inanamıyorum. Keşke bir gün sonra gitseydin de doğum gününü beraber kutlayabilseydik.
Noel Hoca – Neden siz de benimle gelmiyorsunuz?
Mars – Nereye?
Noel Hoca – Nereye olacak Demre’ye. Çok yakın ki. Birlikte gidelim sonra siz dönersiniz. Hep beraber günübirlik bir gezi yapmış oluruz.
Del4 – Ay harika fikir. Böylece bol bol selfie çekip bütün sosyal medya hesaplarımda paylaşabilirim. Ne güzel olur!
Mars – 🙂
Venüs – Ne yapacağız ki Demre’de?
Del4 – Mesela müzeye gidebiliriz. Yalnız baştan söyleyeyim benden öyle tarihi bilgiler anlatmamı filan istemeyin. Bugün ben de tatil yapmak istiyorum.
Venüs – Böyle bir günde müze mi gezeceğiz? Benim içime fenalık geliyor öyle müze filan gezerken.
Mars – Evet Venüs müze gezmeyi sevmez.
Noel Hoca – Hep güneşin altındasınız ya. Ben hani, kapalı bir yerde olmanın sizin için de değişiklik olacağını düşündüğümden öyle dedim. İsterseniz denize de gidebiliriz. Fark etmez benim için.
Venüs – Aslında düşündüm de Noel Hoca doğru söylüyor. Baksana ikimizin de teni ne kadar koyulaştı yanmaktan.
Mars – :)))))
Venüs – Özellikle ben kapkarayım, doğrusu biraz güneşten korunsam iyi olacak. Düşündüm de bir günlüğüne de olsa kapalı bir yerde olma fikri fena gelmemeye başladı.
Noel Hoca – Hadi o zaman acele edelim. Otobüs birazdan kalkacak.
Sırayla otobüse binerler. Başka yolcularla otobüsün büyük bir kısmı dolduğundan buldukları boş yerlere yerleşirler. Mars, Noel Hoca ile Venüs ise Del4 ile yan yana oturur. Çiftimizin arasında ister istemez mesafe oluşmuştur.
Mars – Biliyor musun Noel Hoca, sana baktıkça gençliğimi hatırlıyorum. Ben de senin gibi inatçıydım. Tutturdun illa bugün taşınacağım diye.
Noel Hoca – Peki ya gençken sen de biraz şey miydin?
Mars – Ney miydim?
Noel Hoca – Şey işte… Bilirsin.
Mars – Neyi bilirim? Hiçbir şey anlamadım valla. Açıkça söylesene sen şunu.
Noel Hoca – Hani Venüs ve sen… Anlarsın ya… Benim yaşımdayken sen de şey yapmaya düşkün müydün?
Mars – :))
Noel Hoca – Seninle aniden böyle bir konu paylaştığım için seni rahatsız ettiysem affedersin. Doğrusu benim için de hiç kolay değil. Bunu herkesle konuşamam sonuçta. Seninle yalnız kalma fırsatını bulunca cesaretimi toplayıp sormak istedim.
Noel Hoca Mars’ın gözlerine bakmadan yüzü kızarmış bir şekilde konuşmaya devam eder.
Noel Hoca – Ben şey yapmayı çok istiyorum da. Resmen gece gündüz aklımdan çıkmıyor. Sen de benim yaşlarımdaydın eskiden. Çok istiyordun da o zamanlar. Acaba senin yaşına gelince bu istek azalıyor mu? Onu merak ettim. Benim için buna dayanmak çok zor oluyor da.
Mars – Şey yapmak yerine sevişmek desene canım sen şuna. Hayret bir şey yani. Bununla ilgili ne diyeceğimi bilemedim valla Noel Hoca. Ortamımız olsa ilk fırsatta Venüs’ün üstüne atlayacağım diyeceğim de, okuyuculara ayıp olacak sonra.
Noel Hoca – 🙈
Mars – İstersen bu konuyu kapatalım o yüzden. Zaten zor dayanıyorum. Tövbe ya rabbim ya… Bak şimdi aklıma getirdin durup dururken.
Noel Hoca – 😇
Venüs, Del4’un isteği üzerine onun fotoğraflarını çekmektedir. Del4 aniden çantasından bir kitap çıkartır.
Del4 – Bir de şöyle kitap okurken çeker misin? Sanki fotoğrafımın çekildiğini bilmiyormuşum gibi doğal olsun ama.
Venüs – Bunları kimin için çekiyorsun Del4?
Del4 – Nasıl yani? Kendim için çekiyorum. Sosyal medya hesaplarımda paylaşacağım. Ayy baksana şurada göbeğim çıkmış. Karnımı içime çekeyim öyle bir daha çeksene beni.
Venüs – Demek istediğim, kendini kime göstermek istiyorsun bu kadar? Senin neler yaptığını bilmesini istediğin biri var anladığım kadarıyla. Yanlış anlama ama insanlara oradayım, buradayım diye hava atmak hiç de hoş bir hareket değil. Gezen var gezemeyen var.
Del4 – Ama bu benim işimin bir parçası. Her gezdiğim yeri ballandıra ballandıra paylaşıyorum ki insanlar benim düzenlediğim turlara katılmak istesin. Normalde bu benim çıkarttığım bir gezi olsa nasıl davranırsam şu anda da öyle düşünerek hareket ediyorum sadece. Başka hiçbir niyetim yok inan ki.
Venüs – Bugün tatil yapmak istediğini sanıyordum. Yola çıktığımızdan beri elinden telefon hiç düşmedi. Ya fotoğraf çekiyorsun ya sosyal medyaya koyuyorsun. Şu telefonu bıraksan da biraz sohbet etsek.
Del4 – Tamam hemen şunu da paylaşayım ondan sonra söz bırakıyorum.
Venüs – 🙂 Onu fotoğraflarınla etkileyemezsin.
Del4 bu cümleyi duyar duymaz sarsılır. Filtrelerle güzelleştirmeye çalıştığı fotoğrafını paylaşamadan elinde telefonla öylece kalakalır.
Del4 – Yeterince güzel değil miyim ondan mı? Yoksa fotoğraflarda hiç güzel çıkmıyor muyum?
Venüs – Hayır onunla ilgisi yok. Sen çok hoş bir kadınsın Del4. Bu sözüm tuhaf gelecek belki ama sanki bir kedi yavrusu gibi insanın içini ısıtan tatlı bir yanın var.
Del4 – Sahi mi? Kedi yavrularına bayılırım. 😍
Venüs – 🙂 Ancak var olan bir şeyi görünür kılmak için çok çırpındığımızda bana orada gerçeklik yokmuş gibi gelir. Çekici olacağım derken itebilirsin karşındakini.
Del4 – Nasıl yani?
Venüs – Sadece görüntümüz ile ilgili bir şeyden bahsetmiyorum aslında. Bir şeyi sürekli öne çıkartmaya çalışıyorsak bil ki o konuda bir eksikliğimiz vardır. Mesela herkesin duyabileceği şekilde sürekli sesli besmele çeken insan için de aynı şeyi düşünüyorum ben. Gerçek besmele sessizce kalbinden çıkar. Ağzından değil.
Del4 – Elif bundan böyle diyaloglarımızı Nihat Hatipoğlu sohbetlerine dönüştürmeyecek umarım.
Venüs – Hahaha. Aklıma gelen daha başka bir örnekle devam edeyim öyleyse. Mesela bir kadın bedenini çok fazla öne çıkarıyorsa, kendini kadın olarak eksik hissediyordur. Eğer bir erkeğin senin varlığına bakmasını istiyorsan bedenini bu kadar teşhir etmek istemezsin doğrusu. Kimi etkilemeye çalışıyorsun bilmiyorum ama inan bana bir erkeğin kalbine giden yol bu değil.
Del4 – Nedir peki bir erkeğin kalbine giden yol? Onun beni görmesi için ne yapabilirim?
Venüs – Onun seveceğini düşündüğün biri gibi olmaya çalışmasan yani kendin olsan belki de o zaman görür seni. En azından gördüğü, gerçek sen olursun. Kitap okuyormuş gibi göründüğün fotoğraflar çekmek yerine gerçekten kitap okusan mesela.
Del4 sessizleşir. Hüzünlü bir ifadeyle elindeki kitaba doğru başını düşürür. Venüs bunun üzerine susar. Normalde yolda giderken konuşmayı sevmediği için aralarında oluşan bu sessizlik onu rahatsız etmez. Camdan dışarıya bakarak Mars ile baş başa kaldığı zamanları düşünerek hayallere dalar.
Didem Elif
Not: Aşağıdaki şarkı 19 Mayıs günü telefonuma doğum günü hediyesi olarak geldi. Elif en çok ne sever diye düşündüğünde, en az 25 yıllık dostum olduğu için arkadaşımın aklına Sezen Aksu gelmiş. Daha önce hiç duymadığım “Kaçırıcam Seni” adlı bu şarkı her dinlediğinde ona beni hatırlatıyormuş meğer. Çok anlamlı bir hediyeydi doğrusu. Eskiden gerçekten çok sevdiğim -hele eski şarkılarının başlangıç melodisini duyar duymaz bile tanıdığım- Sezen Aksu’nun şu ana kadar farkında bile olmadığım “Bakarsın Umduğundan İyi Geçer Yaz, Öptüm” albümü ile de tanışmış oldum böylece… 🙂
Sevgilerimle