Mars ve Venüs karşı karşıya oturmaktadır. Mars sessiz bir şekilde hareketler yaparken Venüs de onu izlemektedir.
Venüs – Üç kelime. Bu bir kitap.
Venüs – Yabancı. Birincisini anlatıyorsun.
Venüs – Hmm… Yürüyorsun. Sen kimsin? Mars’sın. Erkeksin. Daha büyük bir şeysin. Tanrısın. Yok o kadar değil. İnsansın. İnsan! Tamam birinci kelime cepte. İnsan.
Venüs – Üçüncü kelimeyi anlatıyorsun. Büyüteç. Büyüteçle bir şey arıyorsun. Büyüteci unut. Unuttum. Arıyorsun. Ne arıyorsun? Birinci kelime insandı. İnsanın Anlam Arayışı!
Mars – Bravo Venüs buldun! Aferin sana.
Venüs – Buldum evet… Yaşasın! Victor Frankl’ın yazdığı “İnsanın Anlam Arayışı”. Vay süper kitap. Cuk oturdu valla. Bayılırım, keşke bir gün filmini de çekseler de izleyebilsek. Tamam şimdi sıra bende.
Mars – Hadi bakalım kolay gelsin sana şimdiden.
Mars – Film anlatıyorsun. İki kelime. Birincisi.
Mars – Kanatlandın. Kuş! Olmadı mı kuş değil mi? Yürüyorsun. İnsansın! İnsan da değilsin. Hayvan mı bu peki? Hayvan da değil. Daha fazlası. İnsan ve hayvan bir arada mı? Allah Allah bu ne yaa. Vampir?
Venüs – Hayır Mars. Hayııırr… Anlattıklarımı pozitif yorumla lütfen. O zaman bulacaksın.
Mars – Ama sen hep konuşuyorsun. Senin konuşman yasak.
Venüs – Tamam tamam, sustum sustum.
Mars – İkinciye geçtin. Senin altında ne var? Pijama! Hayır benim üstümdekini soruyorsun. Atlet! Hayır hayır. İkisi birlikte. Ne bu? Kıyafet! Hayır. Farklı bir şey. Giysi! O da olmadı. Giysinin bir şeyi bu. Nesi? Rengi! Renk söylüyorsun. İkimiz de aynı renk giymişiz. Sarı! Hayır mı? Sarı değil o zaman başka renk. Dur renkleri sayayım. Hangi renkler vardı? Mavi, turuncu, mor? Uzaklaştım mı? Geri geleyim. Nereye geleyim? Giysi. Hayır çok geri gittim ileri gideyim öyle mi? Off kafam çok karıştı ama Venüs.
Venüs – Ayyy yaa süremiz doldu. “Renkleri” olacaktı Mars, renkleri! “Yaşamın Renkleri” adlı filmi anlatmaya çalışıyordum.
Mars – Öyle bir film mi var? Hiç duymadım. E ama renk dediğimde dur demedin ben nereden bileyim Venüs. Ben renk dediğimde elinle dur deyip bu şekilde artı işareti yapacaktın ki, ben de “ler” takısını ekleyeceğimi anlayayım. Neyse sağlık olsun.
Venüs – Yalnız vampir dedin ya Mars. Şaka gibisin valla. Ben sana yaşamı anlatmaya çalışıyorum. Sen Vampir diyorsun. Bundan sonraki oyunlar için bak sana tüyo olsun mutlaka pozitif olanı ele al, gerisine takılma olur mu? Daha hızlı bulursun. Tamam mı?
Mars – Tamam aşkım. Aslında genelde öyle yapıyorum da; “Sessiz Film” oynamaya başlamadan önce “Vampir Kim?” oyununu mu oynasak acaba diye aklımdan geçirmiştim de oradan aklıma geldi.
Venüs – O oyunu bilmiyorum.
Mars – Ben de hayal meyal hatırlıyorum. Bu arada inanamazsın, Google’da “Vampir Kim?” diye aratınca ilk sırada Elif’in web sitesi çıkıyor. Oyunun kurallarına bakayım diye arattım karşıma Cennet Köşemizin yayınlandığı didemelif.com çıktı iyi mi?
Venüs – Ciddi olamazsın. Ne alaka ki?
Mars – Yıllar evvel Elif bu oyunu anlatan bir yazı kaleme almış. Aslında öylesine yazdığı bir yazı. Hiçbir yerde tanıtımı yapılmamış olmasına rağmen Google’da her gün arandığı ve sürekli tıklandığı için şu an Elif’in sitesi “Vampir Kim?” anahtar kelimesi ile birinci sıraya yükselmiş. Ne ilginç di mi? İstersen gir bak kendin gör.
Venüs – Evet haklısın hakikaten öyle. Şaka gibi valla şaka gibi. :)))
Mars – Bahsettiğin filmin adı neydi? Yaşamın Renkleri? Güzel mi bari?
Venüs – Evet evet çok güzel. Ben yıllar önce izlemiştim ama bu günler için çok anlamlı. Yalnız biz bu oyunu neden oynuyoruz Mars? Yani zaten iki kişiyiz. Ortada başka takım yok. Sırayla birbirimize anlatıyoruz. Bilince kim kazandı, bilemeyince kim kaybetti, ben bu işten hiçbir şey anlamadım.
Mars – İkimiz de Venüs. Kazanırsak ikimiz de kazanıyoruz. Kaybedersek ikimiz de kaybediyoruz. O yüzden ikimiz de elimizden geleni yapıyoruz hem anlatmak için hem de bilmek için. Birbirimizle yarışmıyoruz yani, birbirimiz için yarışıyoruz. Çok anlamlı değil mi? Bence çok anlamlı. İkimiz tek bir takımız ve her seferinde daha da geliştiriyoruz kendimizi. Aslında dünyanın düzeni de bu mantıkla işlese onlar için her şey daha güzel olacak.
Venüs – Aaa ne güzelmiş. Ben hiç bu tarafından bakmamıştım olaya. Düşününce ne kadar mantıklı aslında. Ayy dur ben bunu sosyal medyada paylaşayım ki herkes evde oynasın. Valla çok eğlenirler.
Mars – Paylaş tabi ama bu fikrim için telif hakkı isterim Venüs. :)))
Venüs – Ahahahah. İşin o kısmını ben hiç düşünmemiştim? 🙈
Mars – O zaman şöyle yapalım. Sana bulaşan şu virüs olayını atlatır atlatmaz sen bana olan borcunu öpücükle ödersin. Olur mu? Uygun mudur? 😉
Venüs – 😍 Uygun olmaz mı? Şahane olur.
Mars – Hem çok az kaldı. Neyse ki yakında iyileşeceksin. Ben de en kısa zamanda aşımı olacağım. Böylece bundan sonra sana da bana da hiçbir şey olmayacak. Birbirimize virüs bulaşmasından korkmamıza gerek kalmayacak. Yakında gönlümüzce sarılabileceğiz. Öpüşüp, koklaşıp doya doya sevişebileceğiz. Çok seviniyorum. Bunun kıymetini bilmezsem Venüs, bana da Mars demesinler.
Venüs – 😊 Yalnız yeni doktorumuz sayesinde. Bu konuda çok şanslıyız bence. Yani koskoca Japonya’da sen gel Türk doktoru bul. İnanılmaz bir şey valla. Meğer bana bulaşan virüsün aşısı varmış. Boşuna telaşlanmışız. Tabi biz Japonca bilmeyince ve Japon doktorun İngilizcesi çok iyi olmayınca, ilk gittiğimiz doktor tam şifa olamadı bize. Normal. İyi ki seni dinlemişim de başka bir kadın doktoruna daha görünmüşüm Mars.
Mars – Evet kadın hastalıkları şakaya gelmez. Hem HPV virüsü erkekleri de etkiliyormuş. Japon doktor bize o yüzden temas yok demiş baksana. Yalnız nasıl bulaştı sana bu virüs ben anlamadım.
Venüs – Dedi ya doktor. Belki dışarda girdiğim bir tuvaletten filan kapmış bile olabilirmişim. Ya da ellediğim bir yerde bu virüs vardı ve ben ellerimle bulaştırdım belki kim bilir? Artık nereden kaptığımı bilemiyoruz maalesef. En çok da cinsel yolla bulaşıyormuş. E hayatımda senden başka erkek olmadığına göre?
Mars – Zaten Elif de beni senden mahrum bırakacak yaa, gitti cinsel yolla bulaşan virüs buldu hikayesinde yazmak için. Anlamadığım, sen dışarı pek çıkmazsın ki. Bula bula seni nasıl buldu bu virüs yani pes.
Venüs – Hani taş almıştım ya elime kalp şekline benzetip. Acaba ondan mı bulaştı Mars? Keşke almasaydım elime o taşı. Hem sen haklıydın. Pek de kalbe benzemiyordu aslında. Benim işgüzarlığım işte. İlla kalbe benzetmek için ne kadar da zorladım.
Mars – Hep benim yüzümden. Seni konsere götürmek için zamanda yolculuk yapmak istemeseydim bunlar belki de hiç başına gelmeyecekti.
Venüs – Hey hey yapma ama. Olanlar kimsenin suçu değil. Bugün artık geçmişi sorgulamanın bir anlamı yok. Geçecek bu günler. Önemli olan bundan sonraki günlerimizi daha anlamlı geçirmek. Bence biz çok şanslıyız. Sahip olduğumuz şey öyle kıymetli ki Mars. Karşılıksız, beklentisiz bir sevgi bulmak herkese nasip olmaz. Hem buna da şükür diyelim. Daha kötüsü de olabilirdi. Bu günlerimizi aramayalım yeter ki. Biz gene iyiyiz. Baksana dünya ne hale geldi? Dilerim Elif’in dünyasındaki korona virüsüne de en kısa zamanda çare bulurlar.
Mars – Ahh evet en az kayıpla her şeyi yoluna koyarlar inşallah.
Venüs – Yalnız bu arada bizim Türk doktora nasıl baktığını fark etmedim sanma Mars. Ne kadar güzel gözleri vardı değil mi?
Mars – Gözleri mi güzeldi? Hiç fark etmedim. Güzel yüzlü bir kadındı evet ama ben senin hastalığın ile ilgili daha fazla ne öğrenebilirim diye meraktan öyle bakmışımdır. O gözle bakmadım inan ki. Ama ismini duyduğum an çok hoşuma gitti. Ne güzel bir ismi var. Değil mi? Nefes!
Venüs – Evet doğru söylüyorsun ben de bayıldım ismini duyunca. Elif’in daha önce aklına gelse kesin kızının ismini Nefes koyardı bence.
Mars – Madem sen de çok sevdin o zaman biz koyarız eğer kızımız olursa Venüs?
Venüs – Ne? Kızımız olursa mı? Nasıl yani? Bizim çocuğumuz olacak mı ki?
Mars – Neden olmasın ki? Yani Elif ömür boyu bizi tek başı mamur bırakmaz herhalde, o kısmını da kurgulamıştır umarım.
Venüs – Birlikte bir çocuk büyütmek. Ay bilmiyorum. Elif’e bakıyorum da çok zor görünüyor. Hem niye kız dedin? Sen kız mı istiyorsun, belki oğlumuz olacak. Oğlumuz olsa istemez misin?
Mars – Oğlumuz olursa da Nefes koyabiliriz ki. Cinsiyetin ne önemi var? Ben isimden bahsediyorum.
Venüs – Doğru evet hangi cinsiyetten olursa olsun bu isim kullanılabilir. Haklısın. Aslında şimdi aklıma geldi. Nefes adında bir Türk filmi vardı. İzleyememiştim. Merak ettim bak şimdi. İlk fırsatta izleyelim mi? Vatan için mücadele veren askerlerle ilgili bir filmdi yanlış hatırlamıyorsam.
Mars – Evet o filmi ben de duymuştum. Olur ilk fırsatta beraber izleriz.
Venüs – Aaa dur saat kaç? Elif’in radyo programı başlayalı çok oldu. Tüh bak konuşurken kaçırdık. Gördün mü?
Mars – Olsun üzülme kalanını dinleriz. Başımıza bir radyo çıkarmadığı eksikti zaten. Bu kızın el atmadığı bir iş kaldı mı merak ediyorum doğrusu. Adres ne demiştin?
Venüs – kasradyo.com. Yaşasın bitmemiş, bak Elif konuşuyor. Onun sesi. Ay onu bu şekilde dinlemek ne tuhafmış. Aaaa bak aklıma ne geldi? Sıradaki şarkı benim olsun. Bakalım şansıma ne çıkacak? Ondan sonraki de sana gelsin Mars. 🙂
Mars – Eyvah. İşte şimdi ben yandım. Elif benim kısmetime ne çalar Allah bilir? 😊
Venüs – Niye öyle diyorsun? Taktın sen de Elif’e ama. Kız ne yapsa yaranamıyor sana. Hayret bir şey yani. Neyse hadi susalım da şimdi biraz müzik dinleyelim. :))) Ayy çok heyecanlı… 😍
Mars -😊😍❤️
Didem Elif