Son yıllarda sıklıkla sağlık uzmanları tarafından, her gün içmemiz gereken su miktarı söylenip duruyor. Normal bir insanın her gün en az 1 litre su içmesi gerekirken, diyet yapılması söz konusu ise -ki kadınların ömrünün yarısı diyetle geçiyor- bu miktar 3 litreye kadar çıkabiliyor. Bu anlamda su içme eylemi, bana hep “İşleyen Demir Işıldar” atasözünü hatırlatır. Su içmek, böbrek ve bağırsakların işlevini artırarak vücudu toksin ve artıklardan temizliyor. Ayrıca böbrek taşı oluşmasına da engel olabiliyor. Bunlar gözle görülebilir işlevler olmayabilir ama su içtikçe tuvalete daha sık gidilir olması, bence işleyen demirin ışıldadığının en bariz göstergesi. Belli ki su içtikçe, böbrek normal durağan durumundan daha çalışır duruma geçiyor.
Bol bol su içtik ve böbrekleri daha çalışır hale getirdik diyelim, peki işleyen demirin ışıldama faaliyetini gerçekleştirdiği tuvaletlerimiz acaba ne kadar ışıldamakta? Vücut sağlığında en önemli şeylerden birinin hijyen olduğunu, bulaşıcı birçok hastalığın en çok tuvaletlerden yayıldığını hepimiz biliriz. Bu anlamda kendi evinin dışında tuvalete girmek, özellikle kadınlar için işkence gibidir.
Son yıllarda cafe ve restoranların tuvalet temizliğinde ciddi bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Geçen yaz 15 gün boyunca Ege ve Akdeniz kıyılarının değişik bölgelerinde konaklayarak gezmiş biri olarak belirtmeliyim ki; özellikle bu bölgelerde tuvaletler kabus olmaktan çıkmış. Hatta bir keresinde ismini hatırlayamadığım salaş bir meyhanede, sanki tuvalete giren ilk kişi benmişim hissine kapıldığımı da söylemeden edemeyeceğim. Bu durum hakikaten halkımızın bu konuda bilinçlendiğini gösteriyor. Tabii bu alandaki teknolojik gelişmelerin payını da göz ardı etmemek lazım.
Her kullanımda değiştirilen klozet örtüsü, bence yüzyılın en güzel icadı. Kumarhanedeki para döken makinaların koluna benzer bir kol, tam klozetin yanında bulunuyor. Bir iki kez bu kolu aşağıya doğru çekince para değil belki ama, yepyeni klozet örtüsü geliyor. Bir de elinizi uzatmanızla otomatik çıkan kağıt havlu makinaları var. Sensör mantığıyla çalışan bu makinalar sayesinde, kağıt havlu hem ilk kez sizin elinize değmiş oluyor, hem de ihtiyacınız olan kadar kullandığınız için, tüketimi daha verimli hale geliyor.
Etrafımızda bu yeni teknoloji şaheserlerinin giderek yaygınlaştığını gördükçe, tuvaletlerde bir standart yerleşmeye başladığını düşünüyorum. O zaman bunun hakkını vermek için, bize de bol su içmek düşmez mi sizce de?
Bizim Avrupa / 30 Mayıs 2006