Bir kadın olarak zaaflarım var. Alışverişi severim. Çikolatadan daha çok keyif verir bana. Bu yüzden görüntüm için bazen akılsızca para harcarım. Mutlu olur muyum? Evet olurum. Kısa bir süre için. Daha çok alamadıklarım için mutsuz olurum. Ne zaman bir alışveriş merkezine gitsem, para harcamasam bile enerjim biter. Yorulurum.
Bir taraftan çok şanslıyım, evime yürüme mesafesinde olan tam dört tane park var: Göztepe Parkı, Kalamış Parkı, Fenerbahçe Parkı ve Özgürlük Parkı. Hepsi birbirinden yeşil, hepsi birbirinden özel. Üstelik her mevsim ayrı güzel.
İstanbul gibi insanı yoran bir şehirde yaşarken, ne zaman bu parklardan birine gitsem, nefes aldığımı hissederim. İçim bambaşka bir mutlulukla dolar. Enerjim baştan başa değişir. Yalnız da olsam sıkılmam. Bunalmam. Özüme ulaşırım. Ana sevgiye bağlanırım.
Bugün ülkemde hükümete karşı bir direniş var. Türkiye’nin tüm bölgelerinde Taksim’deki Gezi Parkı’nın yıkılması protesto ediliyor. Polisin eylemlere gösterdiği tepkilerle ortalık savaş alanına döndü. Halkımın uyanmasına ve artık susmamasına seviniyor, hükümetimin kendinden yana olmayana gösterdiği duyarsızlığına üzülüyorum.
Tekamüle inanırım. Her olumsuzluğun insanı, evreni fiziksel olmasa da ruhen olgunlaştırdığını düşünürüm.
Bir gün mutlaka, şu anda ülkenin bu hale gelmesinin sebebi olan insanlar da uyanacak. Ancak o gün etraflarındaki dalkavuklar gidip kendi başlarına kaldıklarında; vicdanlarını rahatlatıp huzur bulabilmek ve özlerine ulaşabilmek için, umarım bir ağaç gölgesi bulabilirler.