Bizim ailede büyük amcamın evinde, geçmişin kavgalarından ve geleceğin kaygılarından sıyrılmış üç kuşak toplanır her bayram. Yengemin her seferinde aynı özenle, aynı emekle ve hepsinden önemlisi aynı heyecanla bizi karşılaması en büyük bayram hediyesidir bizlere. O günkü varlığımızın onlara bir yaşam enerjisi verdiğini hissederiz adeta.
Dedemin en büyük mirası olan, tarifi yıllardan bugüne kadar gelen aile dondurması, amcamın ev yapımıyla, çocuk büyük demeden herkesin ağzını tatlandırır. Böylece dedemin muhallebi dükkanının zamanını yaşayıp bilenler, Beykoz’a eski günlere gider bir süreliğine; bilmeyenler de hayal dünyasında oluşturduğu aile geçmişini pekiştirir yeniden. Bugün yaşamayan büyüklerimizi anınca topluca kabristanlarına gitmiş kadar oluruz. En azından bana öyle gelir. Evden ayrılırken, sayıları azalmakta olan aile fertlerinin bir sonraki bayramı görmesi en büyük temenni olmalı, diye düşünürüm.
Bütün bu manevi duyguları ötelemek istercesine, tam da bayram gününde Gaziantep’te insanlık öldü yine. Artık bir Türk geleneği gibi, Türkiye’de insanlık pek sık ölür oldu zaten. Tedavisi bulunmadığından da, bulaşıcı hastalık gibi yayılıyor bütün bölgelerine.
Geçenlerde izlediğim insanlık dışı başka bir görüntüyü ise günlerdir hafızamdan çıkartamıyorum. Küçük bir bebeğe kadının teki yastığı öyle bir indiriyordu ki, sadece birkaç saniye bakmaya dayanabildim. Kadın bebeğin annesi miydi, bakıcısı mıydı, nesiydi bilmiyorum. O anda aklımdan tek bir düşünce geçti. Allah ne kadar büyüktü ki, bütün bu yaşananlara müdahale etmeden dayanabiliyordu.
Bunlar sadece gördüklerimiz, bildiklerimiz. Bir de görmediklerimiz, bilmediklerimiz var. Zulüm sadece fiziksel yapılmıyor, sonuçta sözlü olarak da insana zarar vermek mümkün. Hatta her birimiz yapıyoruz bunu. En çok da sevdiklerimizi üzüyoruz. Ölümlü dünyada ölümsüzmüşçesine hoyratça yaşıyoruz. Bizim gibi olmayanı, bizim gibi düşünmeyeni dışlıyoruz. Yeni değil bu en büyük geleneğimiz. Bugün aklıma sevdiğim bir Sezen Aksu şarkısı geldi. Deli Kızın Türküsü albümündeki, sözlerini Sezen Aksu’nun yazdığı ‘Dua’, özellikle böyle anlarda çalınıp söylenmek içindi sanki.
“Ne hükümran kalır / Ne zulüm ne de kin / Öz değil dostlar / Öz değil bu biçim
Kulların kullara ettiğini etmiyor / En zalim harı ateşim
Bugün dua ettim hepimiz için / Yüce Tanrı bizleri affetsin
Ne para ne pul / Ne iktidar ne güç / Bu değil gerçek / Bu değil gerçek
Bu kavga bir hayırsız düş / Uyanır neslim uyanır elbet
Bugün dua ettim hepimiz için / Yüce Tanrı insanı affetsin”
Son Kulis Haber / 21 Ağustos 2012